[M] >  [Motionless In White Şarkı Çevirileri] > The Rain Şarkı Çevirisi
Sponsored Links

Motionless In White - The Rain

Gönderen:IsmailTelci
Eklendi:
Yeni Çeviri Eklemek İçin Tıklayın Çeviri Ekle      Hata DüzeltHata Düzelt
I'm still not fucking over it!
Lanet olası hala bitirmiyorum!

BLEGH!!!

You play like violins in a broken fucking symphony.
Oyun oynuyorsun tıpkı bozuk bir senfonisi olan keman gibi.
And I know this hurts for you you, but I have no fucking sympathy.
Ve bunun sana acı verdiğini biliyorum, ama yinede lanet olası sana acımıyorum
Infectious cold, I've spent living with neglect.
Bulaşıcı soğuk, hayatımı ilgisizlikle geçirdim.
Yet I still can't let you go, and I'm still not fucking over it.
Yinede henüz gitmene izin veremem, ve bu ilişkiyi bitirmiyorum.
I know my suffering's what keeps you alive.
Çektiğim acının neyi canlı tuttuğunu biliyorum.
(And I know you fucking love it.)
(Ve bundan zevk aldığını da biliyorum.)
Six years I fell for this {love}, disguised in fucking misery.
Altı yıl, bu aşk için neler çekiyorum, acımı hep gizliyorum.
My sinking ship, will you be the fucking end of me?
Denizin dibine batan gemi, acaba benim sonum mu olacak?
You breathe only in withered lies, your perversion of distrust.
Sadece soluk yalanlarla nefes alıyorsun, kuşkunun saptırması.
Now another full-length down and we're still not fucking over this.
İşte başka bir süre daha doldu ve hala bitirmedik
And when your eyes become the looking glass,
Ve gözlerin ayna gibi olunca,
Through which only reflect the fucking past.
Sadece geçmişi yansıtıyor.
Conceived in poignant everlasting despair.
Ebedi umutsuzluk kusursuzca tasarlanmış.
You fell in love with the evil that you bare.
Tamamen kendini kötülüğün aşkına bırakmışsın.

I can't forgive, I can't forget.
Seni affetmiyorum ve yaptıklarını unutmuyorum.
THIS DREAM WAS OURS, BUT YOU RIPPED IT TO SHREDS!
BU HAYAL SENİN, AMA ONU PARÇALARA AYIRDIN!
There's no escape, I can't reflect...
Kaçacak yer yok, artık düşünmüyorum...
THE DISTANCE KILLS ME, BUT YOUR PRESENCE'S A THREAT!
BU UZAKLIK BENİ ÖLDÜRÜYOR, AMA VARLIĞIN BİR TEHDİT!

You traded everything for a life of broken promises.
Sözlerini tutmayan bir yaşam için her şeyini feda ettin.
At 23, I've fallen out when you left me with this bitterness.
23, sen beni bu acı dolu yerde bıraktığında ben yere düştüm.
A frame of glass, and a love that's built on sorrow.
Cam bir çerçeve, ve bir aşk acılarla yapıldı.
Is a see-through coffin for a heart that beats so hollow.
Boş yere çarpan bir kalp için şeffaf bir tabut
I know this eats you alive.
Bunun seni canlı canlı yediğine eminim
That which doesn't kill you just fucks with your mind.
Eğer aklındaki düşüncelerden kurtulursan bu seni öldüremez.

I can't forgive, I can't forget.
Seni affetmiyorum ve yaptıklarını unutmuyorum.
THIS DREAM WAS OURS, BUT YOU RIPPED IT TO SHREDS!
BU HAYAL SENİN, AMA ONU PARÇALARA AYIRDIN!
There's no escape, I can't reflect...
Kaçacak yer yok, artık düşünmüyorum... THE DISTANCE KILLS ME, BUT YOUR PRESENCE'S A THREAT!
BU UZAKLIK BENİ ÖLDÜRÜYOR, AMA VARLIĞIN BİR TEHDİT!
I will stay with you and cut right through...
Seninle kalacağım ve acı çekeceğim...
Through the essence of all that once was "like new." (ONCE WAS NEW!)
Her şeyin özünde bir zamanlar "sanki yeni" vardı (BİR ZAMANLAR YENİYDİ!)
Out of place and you turned away,
Gidiyorsun ve geri geliyorsun,
Leaving nothing but the mess that you made. (MESS YOU MADE!)
Bir şeyi geride bırakmıyorsun ama karışıklık yaratıyorsun. (KARMAŞA ÇIKARIYORSUN!)

For too long I have lived just another slave bound by your torment.
Uzunca bir zaman sana bağlı ve işkence gören bir köle gibi oldum.
But I am not afraid anymore.
Ama artık korkmuyorum.
I AM NOT YOUR FUCKING PUPPET!
BEN SENİN KUKLAN DEĞİLİM!
The snow has turned to rain, and now I hope you're fucking happy.
Kar, yağmura dönüşüyor ve umarım mutlusundur.

I can't forgive, I can't forget.
Seni affetmiyorum ve yaptıklarını unutmuyorum.
THIS DREAM WAS OURS, BUT YOU RIPPED IT TO SHREDS!
BU HAYAL SENİN, AMA ONU PARÇALARA AYIRDIN!
There's no escape, I can't reflect...
Kaçacak yer yok, artık düşünmüyorum...
THE DISTANCE KILLS ME, BUT YOUR PRESENCE'S A THREAT!
BU UZAKLIK BENİ ÖLDÜRÜYOR, AMA VARLIĞIN BİR TEHDİT!
I will stay with you and cut right through...
Seninle kalacağım ve acı çekeceğim...
Through the essence of all that once was "like new." (ONCE WAS NEW!)
Her şeyin özünde bir zamanlar "sanki yeni" vardı (BİR ZAMANLAR YENİYDİ!)
Out of place and you turned away,
Gidiyorsun ve geri geliyorsun,
Leaving nothing but the mess that you made. (MESS YOU MADE!)
Bir şeyi geride bırakmıyorsun ama karışıklık yaratıyorsun. (KARMAŞA ÇIKARIYORSUN!)

Six years I fell for this dead look on your face.
Altı yıl boyunca yüzüne baktığımda ölü gibi hissediyordum.
When the rain has washed away, what will be underneath?
Yağmur gelip bunu temizlediğinde, sence altından ne çıkacak?
A midnight breeze of chilled unease, when we began amiss.
Tedirginlikten donduran bir gece esintisiydi, yaptığın yanlışlar.
The taunting scent of autumn makes a scornful heart resist.
Yüze çarpan sonbaharın kokusu direnen kalpleri küçümsüyor.
A longing bliss in carnal stints of thighs gracing betwixt your hips.
Kalçalarının arasında onurlandırdığın cinsel açlığın özlemini duyuyorsun.
The harvest moon drapes aloft these graven, tattered crypts.
Ay bu oyulmuş havada süzülüyor, kriptler paramparça.
Please, just let me let you go.
Lütfen, gitmene izin verdirme.
And kiss this life from my lips.
Ve bu hayatı öp, dudaklarımdan.
To show me a love not even death can resist.
Bana bir aşk göster, ölüme bile direnebilecek.
MOVE!
Hadi!
I am the boy with a thorn in his side!
Onun için baş belası bir çocuğum!
And I'm still not fucking over it.
Ve yinede bitirmiyorum.
© 2003-2024 www.alternatifim.com/ Her Hakkı Saklıdır.