Time to give it up.
Onu bırakmayı ayarla.
No one needs this any day.
Hiç kimse, herhangi bir gün buna ihtiyaç duymaz.
Your life's a half-filled cup.
Senin yaşamının yarı-doldurulan fincan.
You'd never drink from anyway.
Sen asla, neyse içmeyecektin.
Well I say.
Benim, dediğim kuyu.
And if you want me to, I'd love to ruin your life.
Ve eğer sen, beni istersen, ben, senin yaşamını yıkmayı sevecektim.
There's nothing else to do.
Yapması için başka hiçbir şey yoktur.
Start a new.
Bir yeni başla.
Ruin your life.
Senin yaşamını yık.
Time to light the fuse.
Sigortayı aydınlatmayı ayarla.
And watch your whole world come undone.
Ve senin tüm dünyanın, yapılmamış geldiğini izle.
Chaos soon ensues.
Kaos yakında, takip eder.
Blow it all to kingdom come.
Ruhlar alemine onu bütünüyle uçur.
Nice one.
Güzel olanı.
Say goodbye.
Hoşça kal de.
Day after day you never ever crack a smile.
Sen günden gün sonra asla, bir gülümsemeyi çatlatmazsın.
You know it's easier to die.
Sen, ölmek için daha kolay olduğunu bilirsin.
It's up to you.
Yukarıya sanadır.