Hey, you know I really liked your show.
Hey, sen, benim gerçekten, senin gösterini beğendiğimi bilirsin.
And hey, I know a place where we could go.
Ve hey, ben, bizim, gidebildiğimiz bir yeri bilirim.
And you don't have to do this if it's all you want is love.
Ve sen, bunu yapmak zorunda değilsin, eğer, bütünse, sen, istersin, sevgisin.
But hey, I know you really wanna go.
Ama hey, ben, senin gerçekten, gitmeyi istediğini bilirim.
How you wanna do this baby?
Senin, nasıl bu bebeğe yapmayı istediğin?
How you wanna go?
Senin, nasıl gitmeyi istediğin?
Fill up my emptiness it's you I wanna know.
Benim, bilmeyi istediğim sen olduğu benim boşluğumu doldururum.
He's just a boy with a nasty seed to sew.
O, dikmesi için sadece kötü bir tohumla bir oğlandır.
There's no more grace to fall from.
Düşmesi için daha hiçbir incelik yoktur.
There's no where left to go but down.
Hayır nerede sola doğru gitmiş olacak olduğu vardır, ama aşağı.