In here is a tragedy
Buradaki bir tragedya
Art thou player or audience?
Oyuncu musun yoksa izleyici mi?
Be as it may, the end doth remain
Her ne olursa olsun, kal öylece en sonunda…
All go on only toward death
Hepsi yalnızca ölüme ulaşır
The first words at thy left hand
İlk sözler, sol elinde
A false lunacy, a madly dancing man
Sahte bir delilik, çılgınca dans eden bir adam
Hearing unhearable words
Duyulamayan kelimeleri duyarak
Drawn to a beloved's grave
Sürükleniyor sevdiğinin mezarına
And there, mayhap, true madness at last
Ve orada belki, nihai gerçek delilik…
As did this one, playing at death, find true death at last
O, sürekli ölümle oynayan kişi, buldu sonunda ölümün ta kendisini
Killing a nameless lover
İsimsiz bir sevgilinin ölümü,
She pierced a heart rent by sorrow
Deldi hüzne kiralanmış bir kalbi
Doth lie invite truth?
Yalan, gerçeği davet eder mi?
Doth verity but wear the mask of falsehood?
Peki ya giyer mi hakikat yalan maskesini…
Ah, thou pitiful, thou miserable ones
Ah sizi acınası, sizi bedbahtlar...
Still admist lies
Hala ortasında uzanıyor
Though the end cometh not
Fakat bir türlü sonu gelmiyor
Wherefore yearn for death?
Nedense ölümü arzuluyor
Will thou attend to thy beloved?
Sevdiğin insana kulak verecek misin?
Truths and lies
Doğrular ve yalanlar
Life and death
Yaşam ve ölüm
A game of turning white to black
Bir oyun ki, beyazdan siyaha dönüşen
And black to white
ve siyahtan beyaza..