Je m'éveille, j'ouvre un oeil neuf,
Uyanıyorum, yeni bir göz açıyorum
Sur le monde de l'heure, sur leurs mille merveilles,
Saatin dünyasında, binlerce harikalarında
Allons respirer l'air pur de mes aïeux, c'est mon heure.
Atalarımın temiz havasını solumaya gidelim, bu benim zamanım
J'ai dormi cent ans, j'ai coeur à imaginer de la douceur
Yüz yıl uyudum,sıcak bir çikolatanın yumuşaklığını,
De l'odeur d'un chocolat tiède, de la fraîcheur d'une rivière,
Kokusunu,bir ırmağın serinliğini hayal edecek kalbim var
A la chaleur des âmes soeurs.
Ruh eşlerimin sıcaklığında
Des parterres de fleurs, un soleil aux mille coups
Çiçek tarhları, bin defa çarpan güneş
Leur auront sûrement donné de l'inspiration,
Mutlaka onlara ilham verecekti
Allez vite, ouvrez la porte sur dehors.
Çabuk gidin, kapıyı dışarıya açın
J'enfile ma laine et je file,
Yünümü diziyor ve iplik haline getiriyorum
Je veux redécouvrir et courir plonger mes sens et mon corps
Yeniden keşfetmek ve koşmak,hislerimi ve bedenimi
Dans le rêve du futur de mon passé, enfin devenu vrai.
Sonunda gerçek olan geçmişimin geleceğinin hayaline daldırmak istiyorum
Je m'engouffre sans plus réfléchir, mais à peine sortie, je n'ose plus rien dire,
İçeri dalıyorum ama güç bela çıktım artık bir şey demeye cesaret etmiyorum
Quel est cet endroit, quel est ce froid, les vivants semblent morts,
Bu yer neresi, bu soğuk ne, yaşayanlar ölü gibi görünüyor
Où est le nouveau monde d'autrefois ?
Bir zamanların yeni dünyası nerede ?
Tout est gris et droit, partout du béton sale et froid,
Her şey gri ve düz her yerde toz bulutu yayan
Duquel émane un nuage de poussière,
Pis ve soğuk beton
Pourrait-on revenir en arrière ?
Geçmişe dönebilir miyiz ?
Mes yeux pleurent et mon nez pique,
Gözlerim ağlıyor ve burnum acıyor
Tout est terne, chimico - synthétique,
Her şey donuk,kimyasal ve suni
Seraient-ce des arbres au loin, mais non..
Uzaktaki şeyler ağaç mıydı, ama hayır
Les feuilles semblent être en plastique,... pas de panique..
Yaprakları plastik gibi görünüyor, panik yok…
Je fais quelques pas sans être sûre,
Emin olmadan birkaç adım atıyorum
j'ère sur une route aux trottoirs d'ordures,
Kaldırımları çöp olan bir yolda dolaşıyorum
Des oiseaux sans plumes qu'on capture, quel cauchemar...
Yakaladığımız tüysüz kuşlar, ne kabus ama !
Où est passé leur horizon azur.. ?
Gök mavisi ufukları nereye gitti ?
Des âmes en armures, des visages forgés par l'usure,
Zırhtan yapılmış ruhlar,aşınmayla şekillenmiş yüzler
Dans un coin j'aperçois des enfants derrière une voiture,
Bir köşede bir arabanın arkasındaki çocukları fark ediyorum
Ils étalent du chewing-gum sur les murs.
Duvarlara sakız sıvıyorlar
Qu'avez-vous fait du rêve qu'on m'avait exaucé ?
Bana gerçekleştirdikleri hayali ne hale getirdiniz ?
De vous, d'eux ou de nous, de moi, qui s'est trompé.. ?
Siz mi, onlar mı, ya da biz mi, ben mi…kim yanıldı ?
Çeviren : Ahmet KADI