Les heures filent, la mer soupire sous des astres lointains déposés en une pincée d'or tremblante sur les houles.
Elle ouvre sa danse hypnotique, et absorbe mon regard décoloré.
Telle une âme en suspension, je voudrais sans crainte disparaître sous les flots; Entendre jaillir des profondeurs leur complainte ensorcelée.
Elles m'appelleraient de leur royaume de nacre et d'écailles aigües marines pour m'emmener loin des miens, d'un monde qui m'est étranger.
Leur tenant la main, lentement, je voudrais sombrer dans des eaux noires m'accueillant silencieusement.
Dire adieu aux lueurs du matin, laisser les courants froids purifier mes pensées, statufier mes chairs, pour trouver le sommeil tout au fond de l'océan.
Saatler uçuyor, deniz kabarcığın üzerinde titreyen bir tutam altın gibi düşmüş uzak yıldızların altında iç çekiyor.
Hipnotize edici dansını başlatıyor, açıklayan bakışlarımın daldığı.
Tıpkı uçuşan bir ruh gibi, dalgaların altında korku olmaksızın kaybolmak isterdim; büyülenmiş ağıtlarının acele edişini derinlerden duymak için.
Beni ırkımdan uzaklaştırmak için benim onların inciden ve keskin deniz pulundan kalelerinden olduğumu söylerlerdi, benim yabancı olduğum bir dünyadan.
Onların ellerini tutuyorum, yavaşça, beni sessizce karşılayan siyah sularda batmak isterdim.
Soğuk akıntıların düşüncelerimi saflaştırmasına, bedenimi taşlaştırmasına izin vermek için, sabahın parıltılarına veda ediyorum, böylece okyanusun en derinlerinde uykuyu bulabilirim.