I wake up every evening
(Her akşam kalkarım.)
With a big smile on my face
(Yüzümde büyük bir gülümseme ile)
And it never feels out of place.
(Ve o asla dışarıda hissettirmez.)
And youre still probably working
(Ve sen muhtemelen hala çalışıyorsun.)
At a 9 to 5 pace
(9 dan 5 e kadar bir adımda)
I wonder how bad that tastes
(Merak ederim,bunun tadı nasıl kötü)
When you see my face
(Yüzümü gördüğünde)
I hope it gives you hell, I hope it gives you hell
(Sana cehennemi vermeyi umarım.)
When you walk my way
(Yolumda yürüdüğünde)
I hope it gives you hell, I hope it gives you hell(Sana cehennemi vermeyi umarım.)
Now wheres your picket fence love
(Şimdi senin kazık parmaklık aşkın nerede?)
And wheres that shiny car
(Ve bu parlak araba nerede?)
Did it ever get you far?
(seni hiç uzaklaştırdı mı?)
You ever seem so dead slow
(Sen hep çok ölü ve yavaş gibi görünürsün.)
Never seen you fall so hard
(Asla çok sert düştüğünü göremedin.)
Do you know you are?
(Nerede olduğunu biliyor musun?)
Truth be told I miss you
(Seni özlediğimi söylemem gerçek)
Truth be told Im lying
(Yalan söylediğimi söylemem gerçek)
When you see my face
(Yüzümü gördüğünde)
I hope it gives you hell, I hope it gives you hell(Sana cehennemi vermeyi umarım.)
When you walk my way
(Yolumda yürüdüğünde)
I hope it gives you hell, I hope it gives you hell(Sana cehennemi vermeyi umarım.)
If you find a man thats worth the damn treats you well
(Eğer sen bir adam bulsaydın sana iyi davranan bu lanete değerdi)
Then hes a fool youre just as well hope it gives you hell
(Sonra o yalnızca sana cehennemi vermeyi uman bir aptal)
Hope it gives you hell
(Sana cehennemi vermeyi uman)
Tomorrow youll be thinking to yourself
(Yarın kendini düşünüyor olacaksın.)
did it all go wrong?
(herşey yanlış mıydı?)
But the list goes on on
(Ama bu liste devam eder ve eder.)