A boy of anguish, now he's a man of soul
-Bir ızdırap çocuğu, şimdi bir ruh adamı-
Traded in his misery for the lonely life of the road
-Yolun yalnız yaşamı için sefaletinde ticaret yaptı-
The years were cruel to him
-Yıllar onun için acımasızdı-
No, he won't let them go
-Hayır, gitmesine izin vermiyor-
Lays awake tryna' find the man inside to pack his bags and escape this world
-Uyanık kalıp çantalarını paketlemek ve bu dünyadan kaçmak için içerdeki adamı bulmaya çalışın-
I've never been so torn up in all of my life
-Hayatım boyunca hiç bu kadar parçalanmış olmamıştım-
I should have seen this coming
-Bunun gelişini görmeliydim-
I've never felt so hopeless than I do tonight
-Bu geceki kadar umutsuz hissetmemiştim hiç.-
I don't wanna do this anymore, I'm moving on
-Artık bunu yapmak istemiyorum, devam ediyorum-
He wanted to change the world, to make it all worthwhile
-Dünyayı değiştirmek istiyordu, hepsini de değerli yapmak için-
So he put his pen to paper and poured out everything inside
-Böylece kalemini kağıda koydu ve içindeki her şeyi boşalttı-
His red eyes tearing up at the man that he'd became
-Kırmızı gözleri onun haline geldiği adamı yırtıyordu-
Slowly, but surely on the fast track to falling into his grave
-Yavaş ama mutlaka mezara düşmek için hızlı yolda-
I've never been so torn up in all of my life
-Hayatım boyunca hiç bu kadar parçalanmış olmamıştım-
I should have seen this coming
-Bu gelişi görmeliydim-
I've never felt so hopeless than I do tonight
-Bu geceki kadar umutsuz hissetmemiştim hiç.-
I don't wanna do this anymore, I'm moving on
-Artık bunu yapmak istemiyorum, devam ediyorum-
I can't believe I've come so far in such short time
-Bu kadar kısa sürede şimdiye kadar geldime inanamıyorum-
And I'm still fighting on my own
-Ve ben yine de kendi başıma mücadele veriyorum-
If I stop to catch my breath up I might never breathe again, so just know this:
-Nefesimi kaldırmak için durursam bir daha nefes almayabilirim,sadece şunu biliyorum:-
I've never been so torn up in all of my life, I can't believe I let myself break down
-Hayatım boyunca hiç bu kadar parçalanmış olmamıştım, kendime yıkılmasına izin verdim inanamıyorum-
I've never been so torn up in all of my life
-Hayatım boyunca hiç bu kadar parçalanmış olmamıştım-
I should have seen this coming
-Bunun gelişini görmeliydim-
I've never felt so hopeless than I do tonight
-Bu geceki kadar umutsuz hissetmemiştim hiç-
I don't wanna do this anymore
-Bunu artık yapmak istemiyorum-
I've never been so torn up in all of my life
-Hayatım boyunca hiç bu kadar parçalanmış olmamıştım-
I should have seen this coming
-Bunun gelişini görmeliydim-
I've never felt so hopeless than I do tonight
-Bu geceki kadar umutsuz hissetmemiştim hiç-
No, I don't wanna do this anymore, I'm moving on
-Bunu artık yapmak istemiyorum ama devam ediyorum-
A boy of anguish now, he's a man of soul
-Bir ızdırap çocuğu, o bir ruh adamı-
Traded in his misery for the lonely life of the road
-Yolun yalnız yaşamı için sefaletinde ticaret yaptı-