I'm trying to fit this letter in a bottle
(Bu mektubu bir şişeye sığdırmaya çalışıyorum)
I only hope the message can sail to you safe
(Tek temennim mesajın seni güvenli bir yere götürmesi)
Someone said turn to The Bible
(Birisi İncil'i açmamı söyledi)
But I don't know what God's gonna say
(Ama ben Tanrı'ya ne söylemem gerektiğini bilmiyorum)
Cause I broke his angel's heart
(Çünkü meleğinin kalbini kırdım)
So it's kinda hard to pray tonight
(Bu yüzden bu gece dua etmek zor olacak)
Cause you're not here
(Çünkü sen burada değilsin)
You say you don't want nothing to do with me
(Benimle hiçbir şey yapmak istemediğini söylüyorsun)
My biggest fear
(Benim en büyük korkum)
Is you'll never hear my apology
(Özrümü asla duymayacak olman)
Woah-ooh, my apology
(Woah-ooh , benim özrüm)
Woah-ooh, my apology
(Woah-ooh, benim özrüm)
Woah-ooh, my apology
(Woah-ooh , benim özrüm)
Woah-oo-ooh
I'm sorry I couldn't be everything you wanted me to be, oh, yeah
(Üzgünüm istediğin her şey olamam, oh , evet)
And if this is how you remember of me , oh, yeah
(Ve eğer beni böyle hatırlıyorsan, oh , evet)
Then, girl, let this be the most beautiful letter
(Sonra , kızım , bunun en güzel mektup olmasına izin ver)
That you'll ever read in your life
(Hayatında okuduğun)
I'm leaving my heart on this page
(Bu sayfayı kalbimden ayırdım)
Cause I should be there with you tonight
(Çünkü bu gece orada seninle olmalıyım)
Cause you're not here
(Çünkü sen burada değilsin)
You say you don't want nothing to do with me
(Benimle hiçbir şey yapmak istemediğini söylüyorsun)
My biggest fear
(En büyük korkum)
Is you'll never hear my …
(Asla benim …)
I only want you to be
(Sadece senin olmanı istiyorum)
Sitting here next to me
(Burada yanımda otur)
I'll hold you close, look in your eyes
(Seni yakında tutacağım, gözlerine bakarak)
Promise, girl, I'll make it right
(Söz veriyorum, kızım, düzelteceğim)
I only need a piece of you
(Sadece senin bir parçana ihtiyacım var)
That still wants to be in my life
(Hâlâ hayatımda olmasını istiyorum)
Forever
(Sonsuza dek)
Cause you're not here
(Çünkü sen burada değilsin)
You say you don't want nothing to do with me
(Benimle hiçbir şey yapmak istemediğini söylüyorsun)
My biggest fear
(En büyük korkum)
Is you'll never hear my apology
(Özrümü asla duymayacak olman)
Cause you're not here
(Çünkü sen burada değilsin)
You say you don't want nothing to do with me
(Benimle hiçbir şey yapmak istemediğini söylüyorsun)
My biggest fear
(En büyük korkum)
Is you'll never hear my apology
(Özrümü asla duymayacak olman)