I don't care whether you hear this
-Bunu nasıl duyduğun umrumda değil
I don't care if I'm alone here singing songs to myself
-Burada yalnızsam ve kendi başıma şarkılar söylüyorsam da.
There's nobody else around, around
-Etrafta kimse yok, hiç kimse...
Meet you up at the Indian part of the town
-Şehrin kızılderili bölümünde seninle buluşurum
The town's shut down, the people left with their bags
-Şehir tıklım tıkas, insanlar çantalarını bırakıyorlar
Their kids so there's not a sound a sound
-Çocuklarını bırakıyorlar, hiç ses yok.
But I must get from there to here
-Ama oradan buraya gelmem gerek
There's a small voice crying on the other side of the river from here
-Nehrin diğer tarafından ağlayan küçük bir ses yükseliyor
It's too late to phone her now
-Şimdi ona telefon etmek için çok geç
What went wrong, your grades were good
-Notların çok iyiydi, ters giden neydi peki?
It would take a left wing Robin Hood to pay for school
-Okul paranı ödemek için Robin Hood'un sol kanadını alırdın
Your dad's a boozer and you keep him alive
-Baban bir ayyaş ve sen onu hayatta tutuyorsun.
Just a minute close your eyes
-Sadece bir dakikalığına kapat gözlerini!
If we settle for this compromise I'll stay with you
-Eğer uzlaşırsak seninle kalacağım.
The river looks so good tonight
-Bugece nehir çok güzel görünüyor
I don't know what's with your friend
-Arkadaşınla birlikte olan şey ne bilmiyorum
She met a boy and at the summer's end
-Bir çocukla tanıştı ve yaz sonunda
She said she'd had enough of playing games
-Dedi ki yeterince oyun oynamış.
I don't care cause I'm by myself
-Umursamıyorum çünkü kendi başımayım
All the dancers left but I can't dance
-Tüm dansçılar gitti ama ben dans edemem.
So I will stay and clean the mess they left behind
-Bu yüzden kalacağım ve arkalarında bıraktıkları karışıklığı toplayacağım.
But I dream as I set to scrub all the floors, the walls
-Ama yerleri ve duvarları ovarken hayal ediyorum
I'm thinking of a song or two
-Bir ya da iki tane şarkı düşünüyorum
A boy a girl a rendezvous
-Bir oğlan, bir kız, bir randevu...
Are you coming or are you not?
-Geliyor musun yoksa gelmiyor musun?
There is nothing that would sort you out
-Seni düzenleyecek birşey yok
There's nothing I could say or do
-Söyleyebileceğim ya da yapabileceğim birşey yok.
You're going to crash, I'll set the bails in front of you
-Başarısızlığa uğrayacaksın, önünde kefil olacağım.
Are you coming or are you not?
-Geliyor musun yoksa gelmiyor musun?
There is nothing that would sort you out
-Seni cezalandıracak birşey yok
An interesting way of life
-Yaşamın tuhaf bir yolu...
Deny yourself the benefits of being alive
-Kendini inkar et ve canlı olmanın haklarını...
You slept better in a sleeping train in a shed in a station
-İstasyonda, akıp giden bir trende daha iyi uyudun
With a torch and a Woman's Realm to keep you warm
-Bir fenerle ve kadınların karllığı seni sıcak tuttu.
To keep you company
-Sana arkadaşlık etti.
You slept better in a sleeping train in a shed in a station
-İstasyonda, akıp giden bir trende daha iyi uyudun
With a torch and a Woman's Realm to keep you company tonight
-Bir meşaleyle ve kadınların krallığı sana bu gece arkadaşlık etti.