This world has brought you down to your knees
(Bu dünya seni dizlerinin yanına getirdi)
You're not alone
(yalnız değilsin)
Everybody needs to believe in something
(Herkesin bir şeylere inanmaya ihtiyacı var)
To believe in one thing
(Bir şeye inanmak)
I believe in you
(Sana inanıyorum)
Living your life like it's on the break
(Hayatında mola gibi yaşamak)
a way on the broken ship
(Kırık gemide bir yol)
But I believe in something
(Ama bir şeylere inanıyorum)
I believe in one thing
(Bir şeye inanıyorum)
I believe in you
(Sana inanıyorum)
I believe in something
(Bir şeylere inanıyorum)
I believe in one thing
(Bir şeye inanıyorum)
I believe in you
(Sana inanıyorum)
I believe in something
(Bir şeylere inanıyorum)
I believe in one thing
(Bir şeye inanıyorum)
I believe in you, I believe in you
(Sana inanıyorum,Sana inanıyorum)
I believe in you, I believe in you
(Sana inanıyorum,Sana inanıyorum)
I believe in you
(Sana inanıyorum)
You've been so alone for a longest time
(Uzun zamandır çok yalnızsın)
Losing your faith, yeah, it left you blind
(İnancını kaybetme, evet, seni kör bıraktı)
But I believe in something
(Ama bir şeylere inanıyorum)
I believe in one thing
(Bir şeye inanıyorum)
I believe in you
(Sana inanıyorum)
Stop hesitating, the road is bright
(Tereddüt etmeyi bırak, yol parlak)
Dream it, don't wait it
(Hayal et,bekleme)
you have a right to belive in something
(Bir şeylere inanmaya hakkın var)
To believe in one thing
(Bir şeylere inan)
I believe in you
(Ben sana inanıyorum)
I believe in something
(Bir şeylere inanıyorum)
I believe in one thing
(Bir şeye inanıyorum)
I believe in you
(Sana inanıyorum)
I believe in something
(Bir şeylere inanıyorum)
I believe in one thing
(Bir şeye inanıyorum)
I believe in you, I believe in you
(Sana inanıyorum,sana inanıyorum)
I believe in you, I believe in you
(Sana inanıyorum,sana inanıyorum)
I believe in you, I believe in you
(Sana inanıyorum,sana inanıyorum)