Our legs begin to break
We've walked this path for far too long
My lungs, they start to ache
But still we carry on
I'm choking on my words
Like I got a noose around my neck
I can't believe it's come to this
And dear, I fear
That this ship is sinking tonight
Bacaklarımızda derman kalmadı.
Uzun zamandır yürüyoruz bu yolu.
Ciğerlerim,acımaya başladı.
Ama yine de yola devam ediyoruz.
Kendi sözcüklerimde boğuluyorum;
Sanki boynumun etrafında bir kement varmış gibi...
İşin bu raddeye geldiğine inanamıyorum.
Ve tatlım,korkuyorum bu gece bu geminin batmasından...
I won't give up on you
These scars won't tear us apart
So don't give up on me
It's not too late for us
And I'll save you from yourself
And I'll save you from yourself
Senden vazgeçmeyeceğim.
Bu yaralar bizi ayıramayacak.
Bu yüzden sen (de) benden vazgeçme.
Bizim için henüz çok geç değil.
Ve koruyacağım seni kendimden.
Ve koruyacağım seni kendimden.
Our legs begin to break
We've walked this path for far too long
My lungs begin to ache
But still we carry on
I'm choking on my words
Like I got a noose around my neck
Bacaklarımızda derman kalmadı.
Uzun zamandır yürüyoruz bu yolu.
Ciğerlerim,acımaya başladı.
Ama yine de yola devam ediyoruz.
Kendi sözcüklerimde boğuluyorum;
Sanki boynumun etrafında bir kement varmış gibi...
I'm not coming home tonight
I'm not coming home tonight
'Cause dear I fear, dear I fear
I'm not coming home tonight
I'm not coming home tonight
'Cause dear I fear
This ship is sinking
Is there hope for us?
Can we make it out alive?
I can taste the failure on your lips
Is there hope for us?
Can we make it out alive?
I can taste the failure
Eve gelmiyorum bu gece.
Eve gelmiyorum bu gece.
Çünkü tatlım korkuyorum,
Korkuyorum tatlım.
Eve gelmiyorum bu gece.
Eve gelmiyorum bu gece.
Çünkü tatlım korkuyorum;
Bu gece bu geminin batmasından...
Bizim için bir umut var mı?
Sağ salim bu işten çıkabilecek miyiz?
Dudaklarından başarısızlığın tadını alabiliyorum.
Bizim için bir umut var mı?
Sağ salim bu işten çıkabilecek miyiz?
Dudaklarından başarısızlığın tadını alabiliyorum.
Close your eyes
There's nothing we can do
But sleep in this bed that we made for ourselves
You're trapped in your past
Like it's six feet under
Kapa gözlerini.
Yapabileceğimiz hiçbir şey kalmadı;
Kendimiz için yaptığım bu yatakta uyumak dışında...
Sen geçmişte kaldın ;
Yerin dibini boylamışçasına.
I won't give up on you
These scars won't tear us apart
So don't give up on me
It's not too late for us
I'll save you from yourself
I'll save you from yourself
I'll save you from yourself
I'll save you from yourself
Senden vazgeçmeyeceğim.
Bu yaralar bizi ayıramayacak.
Bu yüzden sen (de) benden vazgeçme.
Bizim için henüz çok geç değil.
Koruyacağım seni kendimden.
Koruyacağım seni kendimden.
Koruyacağım seni kendimden.
Koruyacağım seni kendimden.
Try to numb the pain
With alcohol and pills
But it won't repair your trust
You can't stand on two fucking feet
With a substance as a crutch
Alkol ve ilaçlarla;
Acıya duyarsız olmaya çalışıyorsun.
Ama ilaçlar ve alkol senin güvenini geri getirmeyecek.*
Koltuk değneyi gibi bir cisimle;
Lanet olası iki ayağının üstünde duramazsın.
I won't give up
I won't give up on you
We'll play this symphony
I won't give up
I won't give up on you
We'll play this symphony of sympathy
Vazgeçmeyeceğim.
Vazgeçmeyeceğim senden.
Bu senfoniyi çalacağız.
Vazgeçmeyeceğim.
Vazgeçmeyeceğim senden.
Sempatinin bu senfonisini;
(Birlikte) çalacağız.
I won't give up
I won't give up on you
We'll play this symphony of sympathy
I won't give up
I won't give up on you
Vazgeçmeyeceğim.
Vazgeçmeyeceğim senden.
Sempatinin bu senfonisini;
(Birlikte) çalacağız.
Vazgeçmeyeceğim.
Vazgeçmeyeceğim senden.