Eté mil huit cent soixante-huit, quelque part dans l' Grand Ouest
1868 yılı yaz mevsimi,Fransa'nın batı bölgelerinde bir yer...
Il a sauté sur son cheval pour disparaître en un geste
Adam atına atladı ve bir çırpıda gözden kayboldu
La porte du saloon claque encore ; dehors, le vent fouette la poussière
Meyhanenin kapısı hala açılıp kapanıyor;dışarda rüzgar tozları çırpıyor
Lui, il galope vers son sort sans jamais r'garder derrière
Asla ardına bakmadan talihine doğru dörtnala gidiyor
Est-ce qu'il cherche ou est-ce qu'il fuit ? Est-il sûr ou incertain ?
Birşey mi arıyor yoksa kaçıyor mu ? Emin mi yoksa kararsız mı ?
Est-ce qu'il tente de rattraper ou d'échapper à son destin ?
Kaderini yakalamaya mı yoksa kaderinden kaçmaya mı çalışıyor ?
A quoi ressemble son avenir ? Une évidence ou un mystère ?
Geleceği neye benziyor ? açıklık mı yoksa gizlilik mi ?
Il se fabrique un empire, il est fait d'ombre ou de lumière
Kendisine,karanlık ve aydınlıktan yapılan bir imparatorluk kuruyor
De l'ombre ou de la lumière
Karanlık ya da aydınlık
Lequel des deux nous éclaire ?
Bu ikisinden hangisi bizi aydınlatır ?
Je marche vers le soleil
Kış mevsiminin renklerinde
Dans les couleurs de l'hiver
Güneşe doğru yürürüm
De l'ombre ou de la lumière
Karanlık ya da aydınlık
Depuis le temps que j'espère
Evrenin bütün kanunlarını
Retrouver dans un sourire
Bir tebessümde yeniden bulmayı
Toutes les lois de l'univers
Umut ettiğim zamandan beri
C'est l'hiver en deux mille huit, quelque part à Paris
2008 yılı kış mevsimi...Paris'te bir yer
J'ai démarré la voiture pour échapper à ce temps pourri
Şu kötü zamandan kaçıp kurtulmak için arabayı çalıştırdım
La porte du café tremble encore ; dehors, la pluie fouette le bitume
Kafenin kapısı hala zangırdıyor;dışarda yağmur asfaltı dövüyor
A chacun sa ruée vers l'or, j'accélère à travers la brume
Altına giden her yolda,sisler arasında hızımı artırıyorum
Puisque mon temps est limité, mes choix doivent être à la hauteur
Zamanım sınırlı olduğu için,tercihlerim tam yerinde olmalı
C'est une course contre la montre ou une course contre la peur?
Bu,zamana karşı bir yarış mı yoksa korkuya karşı bir yarış mı ?
C'est toujours la même chevauchée, on vise la lueur droit devant
Her zaman aynı at gezintisi,tam önümüzdeki ışığın peşinden gidiyoruz
Même si cette quête est insensée, je cours pour me sentir vivant
Bu arayış mantıksız olsa da,ben kendimi canlı hissetmek için koşuyorum
De l'ombre ou de la lumière
Karanlık ya da aydınlık
Lequel des deux nous éclaire ?
Bu ikisinden hangisi bizi aydınlatır ?
Je marche vers le soleil
Kış mevsiminin renklerinde
Dans les couleurs de l'hiver
Güneşe doğru yürürüm
De l'ombre ou de la lumière
Karanlık ya da aydınlık
Depuis le temps que j'espère
Evrenin bütün kanunlarını
Retrouver dans un sourire
Bir tebessümde yeniden bulmayı
Toutes les lois de l'univers
Umut ettiğim zamandan beri
On court à travers les siècles, mais c'est toujours la même chevauchée
Yüzyıllar arasında koşturuyoruz,ama bu herzaman aynı at gezintisi
As-tu peur que la route s'achève ?
Yolun bitmesinden mi korkuyorsun ?
Mais cette course est insensée
Ama bu gezi anlamsız
As-tu mis un nom sur toutes les lèvres... les lèvres ?
Bütün kenarlara bir isim koydun mu...bütün kenarlara ?
De l'ombre ou de la lumière
Karanlık ya da aydınlık
Des astres qui nous éclairent
Bizi aydınlatan gök cisimleri
On marche vers le soleil
Kış mevsiminin renklerinde
Dans les couleurs de l'hiver
Güneşe doğru yürürüz
De l'ombre ou de la lumière
Karanlık ya da aydınlık
Depuis le temps qu'on espère
Evrenin tüm kanunlarını
Retrouver dans un sourire
Bir tebessümde yeniden bulmayı
Toutes les lois de l'univers
Ümit ettiğim zamandan beri
Retrouver dans un sourire
Bir tebessümde yeniden bulmayı
Toutes les lois de l'univers
Evrenin tüm kanunlarını
Çeviren:Ahmet KADI