I was born in '49,
in a family of four.
Father had his own band
just after the war.
1949'da
Dört kişilik bir ailede doğdum.
Babamın savaştan hemen sonra kurduğu
Bir müzik grubu vardı.
My brother and I had a radio
and every night we'd share,
waves from Luxembourg
that came through the air.
Kardeşimin ve benim bir radyomuz vardı.
Ve her gece paylaşırdık
Lüksemburg'tan gökyüzünü geçip
Gelen yayınları.
Days were full of music
and nights were just the same.
And though the songs are different now
some things never change...
Günler müzikle geçerdi
Geceler de farklı değildi.
Şimdi şarkılar farklı olsa da
Bazı şeyler asla değişmez...
I can't explain the way I feel.
Why, even to this day,
I still love the sound of that red guitar.
It takes my breath away
and goes straight...
to my heart.
Straight to my heart.
Straight to my heart.
Neler hissettiğimi açıklayamam.
Neden mi, günümüze rağmen,
Şu kırmızı gitarın sesini hala seviyorum.
Nefesimi kesiyor
Ve doğruca kalbime gidiyor.
Doğruca kalbime.
Doğruca kalbime.