GALLERY OF SUICIDE
İNTİHAR SERGİSİ
Into the abyss, perpetual and torturous
uçurumun içinde, sonsuz ve azap dolu
The gallery of suicide, internal torment
intihar sergisi, içsel bir azap
Archaic carcasses, displayed degeneracy
antik cesetler, yozlaşmanın sergisi
Once within these walls a life of death will be unleashed
bir zamanlar bu duvarların içerisinde ölümün azat edilmiş hayatı hüküm sürmüş
Forever dying are the dead, countless bleeding heads
Ölmekte olanlar artık ebediyen ölüler, sayısız kanayan kafa
Cadavers splattered red from the self-slicing of necks
Kendi boğazını doğramış kadavralar kırmızıya boyanmış
Stenching maggot filled bodies, skulls and bones rot away
Kafatası ve kemikler çürümüş, kokuşmuş cesetleri kurtçuklarla dolmuş
The slaughtered souls that chose to die, enveloped in death
Ölümü tercih eden kahrolmuş ruhlar, ölümle sarmalanmışlar
Darkness is the only light, suicide the way
Tek ışık karanlıktı, intihar ise tek yol
Hideous forms of human death, mounds of flesh slowly decay
İnsan cesedinin korkunç formları, yavaşça çürüyen ceset yığınları
Embrace the horrid nature, carnage on display
Sergilenen ceset yığınları iğrençliğin doğasını benimsemiş
Pain never felt
Asla acı hissedilmemiş
Enslaved inside this massive grave
Bu koca çukurda esir edilmişler
Life, evil fate
Yaşam, korkunç kader
Only slaves to death can survive this place
Yalnızca ölümün köleleri burada ebediyet sürebilir
Die, perdition
Lanetlenmiş ölü
Penance in putrid decadence
Zevale uğramış tiksinçlikle kefaretini ödüyor
Dead miscreants
İmansız cesetler
Enter the decrepit necropolis
eskimiş kabristandan içeri girin
Lurid interment in the hellish abattoir
Bu şeytani mezbahanın içinde korkunç defin işlemleri
Impetuosity and horror, after-life is tortured
Acelecilik ve vahşet, azap içinde bir ahiret
Entrails, guts, and blood is this museums decor
Bu müzenin dekoru; iç organlar, bağırsaklar ve kan
Blood, impiety
Kan inkar
Chastened are the sanguinary
Zalimler zorla ıslah edilmiş
Purge, radical
Kökten arındırılmışlar
They perish, the victims of vagary
Çürümüşler, deliliğin kurbanları
Vile tragedy
Aşağılık trajedi
With great vehemence the hapless died
Muazzam bir şiddetle bahtsız olanlar öldü
Kill, suicide
Cinayet, intihar
Serrated blades assist in destiny
Tırtıklı bıçaklar alın yazılarına yardım etmiş
Death opened the gallery
Ölüm sergiyi açtı
Sarcophagus
Lahit
Ecstasy in suffering
Acı çekmekten kendinden geçmiş
Imprecation
Beddua
Blood, impiety
Kan, inkar
Chastened are the sanguinary
Zalimler zorla ıslah edilmiş
Purge, radical
Kökten arındırılmışlar
They perish, the victims of vagary
Çürümüşler, deliliğin kurbanları