I am hatred, seeping blood.
The rain, the flood, the grief.
I am rage becoming flesh.
A dismal, ravaged life.
This is pain, a wall of tears.
And my tears are my truest friends.
This, my heart, a dying sun.
A flower fading to black.
Oh god, why have you forsaken me?
In this darkness, called my mind.
The waste you left for me.
I'm your shit, your verbal smut.
Your twisted world recapped.
This is you, your lifeless soul.
Your sick and fucked-up lies.
In my world your love is death.
Your disease, your skin that burns.
Oh god, why have you forsaken me?
You tied my limbs and buried me alive.
And piled this frozen mud.
You watched me die with lustrous eyes.
As all your words grew stale.
You mocked my care and stained my mind.
You yearned for me to fail.
------------------------
Benim nefretim, kan sızmak.
Yağmur, sel, keder.
Ben, et oluyor olan öfkeyim.
Kederli, mahvedilen bir yaşam.
Bu, acıdır, gözyaşlarının bir duvarı.
Ve benim gözyaşlarım, benim en gerçek arkadaşlarımdır.
Bu, benim kalbim, ölen bir güneş.
Siyaha kuruturken bir çiçek.
Oh tanrı, sen, beni niye terkettin?
Bu karanlıkta, benim aklımı çağırdı.
Senin, benim için bıraktığın artık.
Ben, senin bokunum, senin sözlü isin.
Senin kıvrılan dünyan, özetledi.
Bu, sensin, senin cansız ruhun.
Senin hasta ve becerilen yukarıya yalanların olduğu.
Benim dünyamda senin sevgin, ölümdür.
Senin hastalığın, yakan senin derin.
Oh tanrı, sen, beni niye terkettin?
Sen, benim dallarımı bağladın, ve beni canlı gömdün.
Ve bu dondurulan çamuru yığdı.
Sen, benim, parlak gözlerle öldüğümü izledin.
Senin bütün sözcüklerinin, bayat büyüdüğü gibi.
Sen, benim özenime güldün, ve benim aklımı lekeledin.
Sen, benim için başarısız olmak için özlem duydun.