Ce soir, le vent qui frappe à ma porte
me parle des amours mortes
devant le feu qui s'éteint
ce soir, c'est une chanson d'automne
dans la maison qui frissonne
et je pense aux jours lointains
refrain:
Que reste-t-il de nos amours?
Que reste-t-il de ces beaux jours?
Une photo, vieille photo, de ma jeunesse.
Que reste-t-il des billets doux,
des mois d'avril, des rendez-vous?
Un souvenir qui me poursuit sans cesse.
Bonheur fané, cheveux au vent
baisers volés, rêves mouvants
que reste-t-il de tout cela
dites-le-moi?
Un petit village, un vieux clocher
un paysage si bien caché
et dans un nuage, le cher visage
de mon passé.
Les mots, les mots tendres qu'on murmure
les caresses les plus pures
les serments au fond de bois
les fleurs qu'on retrouve dans un livre
dont le parfum vous enivre
se sont envolées, pourquoi?
Try to align
Türkçe
Aşklarımızdan geriye ne kalır?
Bu akşam, rüzgar kapıma vuruyor
bana geçmiş aşklarımdan bahsediyor
kül olmadan önce
bu akşam, bu bir sonbahar şarkısı
evin içinde sesini titreten
ve ben uzaktaki günleri düşünüyorum
nakarat:
Aşklarımızdan geriye ne kalır?
O güzel günlerden geriye ne kalır?
Bir fotoğraf, eski bir fotoğraf, gençliğimden.
Aşk mektuplarından geriye ne kalır?
nisan ayından, randevulardan?
Bir anı durmaksızın peşimden koşuyor.
Mutluluğun gölgesi, rüzgarda savrulan saçlar
çalıntı öpücükler, göçüp giden hayaller
bütün bunlardan geriye ne kalır
söyle bana?
Küçük bir köy, eski bir kule
iyi saklanmış bir manzara
ve bir bulutun içinde, değerli bir surat
geçmiş günlerimden.
Kelimeler, mırıldayan nazik kelimeler
okşayışlar daha da saf
yeminler bozuldu suyun derinliklerinde
bir kitabın sayfalarında bulduğumuz çiçekler
parfümüyle sarhoş eden
hepsi uçup gitmiş, neden?