Au clair de la lune, mon ami Pierrot,
Prête-moi ta plume, pour écrire un mot.
Ma chandelle est morte, je n'ai plus de feu.
Ouvre-moi ta porte, pour l'amour de Dieu.
Au clair de la lune, Pierrot répondit :
« Je n'ai pas de plume, je suis dans mon lit.
Va chez la voisine, je crois qu'elle y est,
Car dans sa cuisine, on bat le briquet. »
Au clair de la lune, s'en fut Arlequin
Frapper chez la brune. Elle répond soudain :
« Qui frappe de la sorte ? Il dit à son tour :
— Ouvrez votre porte, pour le Dieu d'Amour ! »
Au clair de la lune, on n'y voit qu'un peu.
On chercha la plume, on chercha du feu.
En cherchant d'la sorte, je n'sais c'qu'on trouva.
Mais je sais qu'la porte sur eux se ferma.
Türkçe
Ay ışığında
Ay ışığında, Pierrot arkadaşım,
Kalemini ver, bir yazı yazmak için.
Mumum söndü, ateşim yok.
Kapını aç, Allah aşkına.
Ay ışığında, Pierrot cevap verdi :
« Kalemim yok, yataktayım.
Kız komşuya git, sanırım onda var,
Çünkü mutfağında, ateş yakıyorlar. »
Ay ışığında, Arlequin idi
Esmerin kapısını çaldı. Aniden cevap verdi :
« Kim öyle kapıma çalıyor ? O da dedi :
— Kapınızı açın, aşkın Allahsına ! »
Ay ışığında, çok az görüyorduk.
Kalemi aradık, ateşi aradık.
Öyle ararken, bilmem ne bulduk.
Ama kapı onların üstüne kapandı.