People ask if I'm in love with you
-İnsanlar sana aşık mıyım diye soruyor
Because Im sitting here with your Picture
-Çünkü burada senin resminle oturuyorum
And smiling to myself
-Ve kendime gülümsüyorum
Im kind lost in my own thoughts of you
-Ben ,sana olan düşüncelerim arasında kaybolan bir türüm
My heart speaks before my mind thinks through
-Aklım düşünmeden önce kalbim konuşur
And I blush as I say yes?
-Ve evet derken utanırım...
What a feeling of vulnerability coming over me
-Bir korunmasızlık hissi üzerime geliyor
And Im feeling weak and I cant speak
-Ve zayıf hissediyorum, konuşamıyorum
Never thought Id give in so willingly to a human being with abilities to set me free Free, make me be me Makes me want to say
-Bir insana özgür kılma yeteneğini, beni özgür kılmasını, benim ben olmamı sağlamasını, beni söylemeye istekli kılacağını hiç düşünmemiştim
Your lips, your love, your smile, your kiss
-dudakların, aşkın, gülüşün, öpüşün
I must admit its a part of me
-bir parçam olduğunu itiraf etmeliyim
You please me, complete me, believe me
-beni memnun ediyor, tamamlıyor ve bana inanıyorsun
Like a melody
-bir melodi gibi
Your soul, your flow, your youth, your truth is simply prof.
-ruhun, akışın, gençliğin, içtenliğin son derece profesyonel
We were meant to be but the best quality thats hookin me
-beni olta ile tutan en iyi kalite olmak için ifade edildik
Is that youre loving me for me
-beni benim için sevdiğin o mudur?
Is that youre loving me for me
-beni benim için sevdiğin o mudur?
People ask why Im in love with you
-insanlar neden sana aşık olduğumu soruyor
Well, let me start by saying
-pekiyi, anlatarak başlamama izin ver
You got my heart by just being who you are
-kalbimi aldın kendinle
And what we got is between me and you
-ve aramızda olanlarla?
It doesn?t matter about the money I make
-kazandığım para önem taşımıyor
Or what I do, or that Im a, huh, a star
-veyahut yaptıklarım, veyahut bir yıldız olmam
Unconditionally youre there for me
-şartsız benim için oradasın.
Undeniably you inspire me, spiritually, so sweet?
- inkar edilemez şekilde, bana telkin edersin,maneviyat,çok tatlı?
This is meaningful, is incredible, pleasurable, unforgettable
The way I feel, so sweet makes me want to say
-hissettiğim bu çok tatlı, anlamlı, inanılmaz, zevk veren, unutulmaz his beni söylemeye istekli kılıyor.
Your lips, your love, your smile, your kiss
-dudakların, aşkın, gülüşün, öpüşün
I must admit its a part of me
-bir parçam olduğunu itiraf etmeliyim
You please me, complete me, believe me
-beni memnun ediyor, tamamlıyor ve bana inanıyorsun
Like a melody
-bir melodi gibi
Your soul, your flow, your youth, your truth is simply prof
-ruhun, akışın, gençliğin, içtenliğin son derece profesyonel
We were meant to be but the best quality thats hookin me
-beni olta ile tutan en iyi kalite olmak için ifade edildik
Is that youre loving me for me
-beni benim için sevdiğin o mudur?
Is that youre loving me for me
-beni benim için sevdiğin o mudur?
Its so amazing how something so sweet
-çok şaşırtıcı, bazı şeyler nasıl da tatlı
Has come and rearranged my life
-geldi ve hayatımı yeniden düzenledi
Ive been kissed by destiny
-kaderle öpüldüm
Oh, Heaven came and saved me
-oh, tanrı geldi kurtardı beni
An angel was placed me at my feet
-bir melek beni ayaklarımın üstüne koydu
This isnt ordinary, hes loving me for me?
-sıradan değil,o benim için beni seviyor?
Stripped of all make up, no need for fancy clothes
-bütün makyajımı, ihtiyaç duymadığı süslü giysilerimi çıkardı
No cover ups, push ups
-saklamak yok,destekler yok*
With him, I dont have to put on a show
-onunla bir gösteri yapmaya ihtiyacım yok.
He loves every freckle, every curve, every inch of my skin
-tenimdeki her çili, her kıvrımı,her santimi seviyor
Fulfilling me entirely, taking all of me in
-beni bütünüyle tatmin ediyor, bütün içimdekini alıyor
Hes real,hes honest, hes loving me for me
-o gerçek, o dürüst, o beni benim için seviyor
Yeah
-evet