Well, well, well, oh well
İyi iyi iyi
Well, well, well, oh well
İyi iyi iyi
I took my loved one out to diner
-Sevdiğim kişiyi yemeğe çıkardım
So we could get a bite to eat
-Böylece atıştırabildik
And though we both had been much thinner
-Ve ikimiz de çok zayıf olmamıza rağmen
She looked so beautiful I could eat her
-O kadar görünüyordu ki onu yiyebilirdim
Well Well Well Oh Well
-İyi, iyi, iyi, oh, iyi
I took my loved one to a big field
-Sevdiğim kişiyi büyük bir alana getirdim
So we could watch the english sky
-Böylece İngiltere semalarını izleyebildik
Were both feeling guilty
-İkimiz de suçlu hissediyorduk
And neither one of us knew just why
-Ve birimiz bile neden olduğunu bilmiyordu
Well Well Well Oh Well
-İyi, iyi, iyi, oh, iyi
Well, well, well, oh well
İyi iyi
Well, well, well, oh well
İyi iyi
We sat and talked of revolution
Oturduk ve devrimi konuştuk
And how the hell we could get things done
Ve lanet olası şeylerin ne cehenneme gittiğini
Well, well, well, oh well
İyi iyi iyi
Well, well, well, oh well
İyi iyi iyi
I took my loved one to a big field
-Sevdiğim kişiyi büyük bir alana getirdim
So we could watch the english sky
-Böylece İngiltere semalarını izleyebildik
Were both feeling guilty
-İkimiz de suçlu hissediyorduk
And neither one of us knew just why
-Ve birimiz bile neden olduğunu bilmiyordu
Well Well Well Oh Well
-İyi, iyi, iyi, oh, iyi