Nous sommes nos propre pères
Bizim babalarımız var
Si jeunes et pourtant si vieux
O kadar genç ve yine de o kadar yaşlı
Ca me fait penser... tu sais
Bu beni düşündürüyor…biliyorsun
Nous sommes nos propre mères
Bizim annelerimiz var
Si jeunes et si sérieux
O kadar genç ve o kadar ciddi
Mais ça va changer
Ama bu değişecek
On passe le temps
Ertesi gün için plan yapmakla
A faire des plans pour le lendemain
Zamanımızı harcıyoruz
Pendant que le beau temps
Güzel hava geçip de
Passe et nous laisse vides et incertains
Bizi boş ve kararsız bırakırken
On perd trop de temps
Terlemek ve ellerimizin derisini sıyırmakla
A suer, s'écorcher les mains
Çok fazla zaman kaybediyoruz
A quoi ça sert si on est pas sûr de voir demain ?
Yarını görmekten emin değilsek bu neye yarar ?
- A rien
-Hiçbir şeye..
(Nakarat)
Alors on vit chaque jour comme le dernier
Bu durumda,her gün bir önceki gün gibi yaşıyoruz
Et vous feriez pareil si seulement vous saviez
Eğer sadece,kıyametin kaç defa bize çok yaklaştığını
Combien de fois la fin du monde nous a frôlés
Bilseydiniz aynı şeyi yapar mıydınız
Alors on vit chaque jour comme le dernier
Bu durumda,her gün bir önceki gün gibi yaşıyoruz
Parce qu'on vient de loin
Çünkü biz uzaktan geliyoruz
Mais quand les temps sont durs
Ama havalar sert olunca
On se dit pire que notre histoire n'existe pas
Tarihimizin yaşamadığı şeyden daha kötüsünü düşünüyoruz
Et quand l'hiver perdure
Ve kış mevsimi uzadığı zaman
On se dit simplement que la chaleur nous reviendra
Sadece,sıcağın bize geri döneceğini düşünüyoruz
Et c'est facile comme ça
Ve böylesi kolay
Jour après jour
Günden güne
On voit combien tout est éphémère
Herşeyin geçici olduğunu kaç defa görüyoruz
Alors même en amour
O zaman aşkta bile
J'aimerai chaque reine comme si c'était la dernière
Her kraliçenin son kraliçeymiş gibi olmasını isteyeceğim
L'air est trop lourd
Hava çok ağır
Quand on ne vit que sur des prières
Sadece dualarla yaşadığımız zaman
Moi je savoure chaque instant
Ben her anın tadını çıkarıyorum
Bien avant
Işıklar sönmeden
Que s'éteigne la lumière
Çok önce
(Nakarat)
Jour après jour
Günden güne
On voit combien tout est éphémère
Herşeyin geçici olduğunu kaç defa görüyoruz
Alors vivons pendant qu'on peut encore le faire
O halde hâlâ yaşayabiliyorken yaşayalım
Mes chers
Değerli dostlarım
Çeviren : Ahmet Kadı