Affirmative may be justified take from one give to another
(olumluluk birinden alıp diğerine vermek olarak kabul edilebilir)
The goal is to be unified take my hand be my brother
(amaç birleşik olmak,elimi tut kardeşim ol)
The payment silenced the masses sanctified by oppression
(ödemeler baskıyla kutsanmış kitleleri susturdu)
Unity took a back seat sliding further in regression
(birleşme gerilemeyle daha ileri kayarak bir arka koltuğa geçti)
One the only way is one
(Bir,tek yol bir)
I feel angry I feel helpless, want to change the world
(kızgın hissediyorum,çaresiz hissediyorum,dünyayı değiştirmek istiyorum)
I feel violent I feel alone, don't try and change my mind
(öfkeli hissediyorum,yalnız hissediyorum,fikrimi değiştirmeye kalkma)
Society blind by color why hold down one to raise another
(toplum renklerden körleşiyor , birini yükseltmek için diğerini alıkoymak niye)
Discrimination now on both sides seeds of hate blossom further
(Ayrımcılık artık her iki tarafta öfke tohumları daha fazla çiçek açıyor)
The world is heading for mutiny, when all we want is unity
(hepimiz birlik istediğimizde dünya dokunulmazık(özgürlük) için hareket ediyor)
We may rise and fall, but in the end we meet our fate together
(düşüş ve kalkışlarımız olabilir ama sonunda beraberce kaderimizle buluşuruz)
One the only way is one
(Bir,tek yol bir)
I feel angry I feel helpless, want to change the world
(kızgın hissediyorum,çaresiz hissediyorum,dünyayı değiştirmek istiyorum)
I feel violent I feel alone, don't try and change my mind
(öfkeli hissediyorum,yalnız hissediyorum,fikrimi değiştirmeye kalkma)