True, you ride the finest horse I've ever seen,
Standing sixteen, one or two,
with eyes wide and green,
And you ride the horse so well,
hands light to the touch,
I could never go with you
no matter how I wanted to.
Ride on, see you,
I could never go with you
No matter how I wanted to.
When you ride into the night
without a trace behind,
Run your claw along my gut, one last time.
I turn to face an empty space
where you used to lie,
And look for a spark that lights the night
through a teardrop in my eye.
Doğru,gördüğüm en güzel atı sürüyorsun.
On altı yaşında görünüyorsun üç aşağı beş yukarı,
O kocaman ve yeşil gözlerinle.
Ve atı o kadar güzel sürüyorsun ki,
Ellerin
Seninle birlikte gidemezdim,
Her ne kadar çok istesem bile.
Sürmeye devam et,görüşürüz.
Seninle birlikte gidemezdim,
Her ne kadar çok istesem bile.
Geceye doğru sürerken,
Arkanda bir iz bile bırakmadan
Pençelerini karnımdan geçir,son bir kez daha
Boş bir alana çevireceğim,
Eskiden yalanlar söylediğin yüzümü
Ve geceyi aydınlatan bir kıvılcım arayacağım
Gözümdeki bir damla yaşla