No tomorrows left in shadow
I lack the discipline to face the waves
And drown inside of them
My nature is to spin like a grain of sand
Whenever a tide comes in
The certainties have shifted
Words deleted, incompleted
The hissing drift of wintering
Scalded scar of his words leaves a stain
No tomorrows left in shadow
Like beggars, we would meet again
In the months to come and the years
Exchanging consciousness
Exchanging reason and tears
Released from all the pain
Only a bittersweet savor remains
And the barest have to glow
A trace of that state of floating peace
No tomorrows left in shadow
Gölgede yarınlar kalmadı
Dalgalarla yüzleşecek terbiyeye* sahip değilim
Ve onların içinde boğulurum
Benim doğamda bir kum tanesi gibi oradan oraya gitmek var
Ne zaman deniz kabarırsa
Kuşkusuzluklar yön değiştirdi
Kelimeler silindi, tamamlanamadı
Kışın hışırdayan sürüklenmesi
Onun lekeleyen kelimelerindeki yaranın boyutlarını değiştirdi
Gölgede yarınlar kalmadı
Dilenciler gibi, tekrar buluşacaktık
Gelecek olan aylarda ve yıllarda
Bilincin el değiştirdiği
Gerekçelerin ve gözyaşlarının değiş tokuş edildiği
Bütün acılardan kurtuldum
Sadece acımtırak bir tat kaldı
Ve en çıplaklık, parlamak zorunda
Süzülen huzurun o hâlinin bir belirtisi
Gölgede yarınlar kalmadı