we are the outstretched fingers
that seize and hold the wind...
the strangeness of awakening
in an oh so silent world
breathlessly waiting
for the first proud beams of light
as the hours grow longer
and the shadows never fall
my sky has forsaken me
my desperation grows
bring me the light
in the darkness that never ends
the dawn will never come
punish my heaven
we have arrived
at the outermost crossroads
the charge of cosmos
at our atmospheric skies
will cause our fall
if i had wings, would i be forgiving?
if i had horns
would there be flames to shy my smile?
hymns of loss are heard
from the masses in the streets
praising the last of days
i punish
bring me the night
in the fires that never end
the dawn will never come
punish my heaven
the charge of cosmos
charging at us from unearthly distance
i challenge the universe
it's the choice between heaven and hell
my soul bears all the weight of mountains
as mankind weaves its silent end
can there be no forgiveness?
i curse the heaven above me
as the light sinks through
my outstretched fingers
fading in my open arms
make each tear in my bare hands
a lifetime in hell
on this last day of light
when our autumn leaves fell
and as heaven itself commands me
out of its lair
my face lined with darkness i'll go!
Türkçe
Cennetimi Cezalandır
biz, rüzgarı yakalayıp tutan
açılmış parmaklarız
uyanışın garipliği
ne kadar sessiz bir dünya
nefes almaksızın bekliyor
ilk mağrur ışık hüzmeleri için
saatler uzarken
ve gölgeler hiç bitmez
göğüm beni terk etti
çaresizliğim büyüyor
hiç bitmeyen karanlıktaki
ışığı bana getirin
şafak hiçbir zaman sökmeyecek
cennetimi cezalandır
geldik
en dıştaki dönüm noktasına
atmosferik göklerimizdeki
kozmosun değişimi
yıkımımıza sebebiyet verecek
kanatlarım olsaydı, affeder miydim?
boynuzlarım olsaydı
tebessümümle alay edecek alevler olur muydu?
hezimet marşları duyuldu
sokaktaki kitlelerden
cezalandırdığım
son günleri hamd ediyorlar
hiç bitmeyen ateşlerdeki
geceyi bana getirin
şafak hiçbir zaman sökmeyecek
cennetimi cezalandır
kozmosların değişimi
doğaüstü mesafelerden bize hücum ediyorlar
kainata meydan okuyorum
cehennem ve cennet arasında bir seçim bu
ruhum dağlar kadar yük taşmakta
insanlık sessiz sonunu hazırlarken
hiç af olamaz mı?
üstümdeki cennete lanet olsun
ışık, açık parmaklarım arasından
süzerken
açık kollarımda kaybolur
çıplak ellerimdeki her gözyaşını
cehennemde bir ömre kalbet
bu aydınlık son günde
sonbahar yapraklarımız dökülürken
ve cennet ininden çıkıp
bizzat bana emir verirken
yüzüm karanlıkla aynı hizada gideceğim!