Voice of the Shadow of Beauty
Voice of the Shadow of Darkness
Güzelliğin gölgesinin sesi
Karanlığın gölgesinin sesi
shadows play
in my wilderness' mindscape they seek
one spiteful and wicked
one humble and meek
Gölgeler peşine düştükleri
Bakir zihnimde oynuyor
Biri kin dolu ve alçak
Biri mütevazi ve uysal
a windswept pale landscape
of edified thought
two frictional forces
a triad have brought
Terbiye edilmiş düşüncelerin
rüzgarla süpürülmüş solgun manzarası
iki sürtünme kuvveti
Bir üçlüyü teşkil etti
woven
a soft breeze whispers slowly
within me
in the valley of my mind
the aerial mists sink falling
and its breath both foul and holy
is like the deer to a dying hind
slowly traversing the atmosphere
Örülmüş
Hafif bir meltem fısıldar aheste aheste
İçimde
Aklımın vadisinde
Havadaki sis bataklığı alçalıyor
Ve nefesi hem kokuşmuş hem kutsal
Ölen bir dişi geyiğe karşı erkek geyik gibi
yavaşça geçiyor atmosferi bir yandan diğer yana
calling wordless, yet in soul so true
nameless, yet it lives in you
shapeless like the purity of pain
lawful when all fear is slain
Çağırıyor kelimeler olmadan,ama ruhta öylesine gerçek
isimsiz ama içinde yaşıyor
acının saflığı misali şekilsiz
Tüm korkular katledilirken adil
one shadow of beauty caressing the flowers
the paleness of winter reflects in her eyes
Güzelliğin bir gölgesi okşar çiçekleri
Kışın solgunluğu gözlerinde yansır
deity of stardom
enticer of stardoom
so soft and so silent
maternal - eternal
serenity fades
blinded by visions of sunlight nocturnal
with the darkening of skies
Yıldızların tanrısı
Yıldız kıyametinin gönül çeleni
Çok yumuşak ve çok sessiz
anaç – ebedi
sükunet uzaklaşır
göklerin kararmasıyla birlikte
Gece güneş ışığının görünmesinden dolayı kör olmuş
one shadow of darkness
a shade of deep hate
a wanderer's spectre with fury ablaze
in sheets of sharp silver
laid youthful to die
reborn into vengeance
dark flames dance in grace
Karanlığın bir gölgesi
Derin nefretin bir gölgeliği
Bir gezginin öfkeli hayaleti ışıl ışıl
Şık gümüşten levhalarda
Ölüme uzandı gençlik
İntikama yeniden doğ
Karanlık alevler dans eder zarafetle
dark flames dance in grace
in the grace of storms
one shadow of beauty
one shadow of darkness
sailing free on the sea within my mind
Karanlık alevler dans eder zarafetle
Fırtınaların zarifliğinde
Güzelliğin bir gölgesi
karanlığın bir gölgesi
Aklımın içindeki denizde özgürce yol alıyor
surging dark oceans
perpetual waters
creator of life
and reclaimer of souls
mother ocean
watching the deep fjords uneasily moving
whipping the white waves towards the cold air
rising like swans in a scarred, sudden motion
a cascade of lost feathers
adrift on the sea
dalgalı karanlık okyanuslar
Bitmez tükenmez sular
hayatın yaratıcısı
ruhların arıtıcısı
okyanus ana
İzliyor derin fiyordları,endişeyle hareket ediyor
Kamçılıyor beyaz dalgaları soğuk havaya doğru
Yaralı olarak, kuğular gibi yükseliyor, ani hareket
kayıp kuş tüylerinden bir çağlayan
denizde bir akıntı
hark
a serenade in the tongue of the wind
Kulak ver
Rüzgarın dilindeki bir serenata
the sighs of the centuries, so sonorous in the bower
hovering further athwart a leafy cover
a shelter for those whose time's wind make them wither
and therefore they choose to guide this time-wind hither
Asırların iç çekişleri , kameriyede
çok gür sesli
Havada dahada öteye süzülen yapraktan bir örtü
Zamanın rüzgarının kendilerini soldurduğu kimseler için bir barınak
Ve bu yüzden rehberlik etmeyi seçiyorlar bu kez-
Bu taraftaki rüzgara
alas, in tune with the tide of time
i was, but I'm not
nor I'll be with its pride
Eyvah, zamanın gelgitleriyle ahenkli
Bendim, ama değilim
Ne de onun gururuyla olacağım
yes, aeons have flown
but more is to come
for I know time
a friend that I greet with open arms
a brotherhood of deadly harm and joy
but time is not eternal, their life stars not immortal
setting souls can never pass through the pearly portal
no bliss be given
nor joy
Evet, sonsuzluklar kayıpara karıştı
Ama daha da fazlası gelecek
Zamanı tanıdğım için
Sıcak bir şekilde karşıladığım bir arkadaş
Ölümcül zarar ve sevincin kardeşliği
ancak zaman sonsuz değil, ömür yıldızları ölümsüz
değil
Olgunlaşan ruhlar inci gibi kapıdan
asla geçemez
Verilecek bir saadet yok
neşe de yok
flowing down the gates of hell fire
i cry for you...
don't spill your tears for me
but for your kit and kin
my scions of light?
deprived of the lust and the treasure of pleasure
which is the fuel for life and glory
Cehennem ateşinin kapıları aşağı doğru akıyor
Senin için ağlıyorum
benim için gözyaşlarını akıtma
Ama eş dost için (akıt)
Işıktan oğullarım mı?
Yaşam ve şerefin yakıtı olan
şehvetten ve zevk hazinesinden
yoksun kalmış
silent your dark desires within entirety's light
Mükemmelliğin ışığı içinde sessiz karanlık arzuların
-solitude
sanctity
sanctuary
sanctum, sanctum,
sanctum (tranquility)
-yalnızlık
Kutsallık
İbadethane
Kutsal yer
Kutsal yer (huzur)
hear me
you who hold the fate of stars in hand
before creation's eye I stand
my soul set free
in summerland
duy beni
sen yıldızların kaderini elinde tutansın
Karşı koyduğum yaratılış gözünden önce
Ruhum özgürlüğünü veriyor
yaz diyarında
mighty the strand of the universe
a chaos void tomb of dead worlds
hark
what?
divinity flows in your heart
cast it alight, the seed of all art
slowly reborn from a sunless state of mind
silent, you fool
a cradle of roses
embedded in stillness and shade
kudretli,evrenin kıyısı
bir kaos,ölü dünyaların boş mezarı
Kulak ver
ne?
kutsallık kalbine akıyor
Dök onu ışıl ışıl, tüm sanatın tohumunu
Kasvetli bir haleti ruhiyeden yavaşça yeinden doğ
suskun, seni aptal
güllerden bir beşik
Hareketsizlikte ve gölgelikte gömülmüş
silent, you fool
thine words are untrue
remember Endymion's crestfallen tears
Serene art the gods, yet pain is their way
he touched by the heavens
his hellfire nears
suskun, seni aptal
Senin sözlerin asılsız
Hatırla Endymion'un kederli gözyaşlarını
Tanrıların berrak sanatı, ancak acı onların yoludur
Gök kubbeye kadar dokundu
Cehennem ateşi yaklaşır
a silent divinity, now see your body of air
free now your heavenly body of air
Sessiz bir ilahilik,şimdi gör havalı bedenini
Şimdi özgür bırak kutsal havalı bedenini
come bathe in the rays of the all-seeing one
holding the fate of all life in both hands
breathing life-force
like gold made from sand
Her şeyi gören birinin ışık huzmelerinde gel yıkan
Her iki elinde tüm hayatın kaderini tutarak
Hayat enerjisi soluyarak
Kumdan yapılmış bir altın gibi
my winged steed of moonlight
black stallion of thunder
we rode above the greenish earth
and tore the green asunder
but what you left bleeding
destroyed a soul forsaken world
and your deeds of sharp silver
decoyed a mind forsaken herd
ay ışığından kanatlı küheylanım
Gök gürültüsünden kara atım
Yeşilimsi yeryüzü üzerinde at koşturduk
Ve tarumar haldeki yeşilliği paramparça ettik
ama kan ağlayarak geride bıraktığın şey
Bir ruhu,terkedilmiş bir dünyayı harap etti
Ve keskin gümüşten senetlerin
Bir aklı,terkedilmiş bir sürüyü tuzağa düşürdü
a duet of shadows
a duet of shadows
a duet of thoughts
a duet of thoughts
of beings we feed
with the dust of our thoughts
residing within us
the two-fold wheel of life
of insight created a triad of jewels
Gölgelerin bir düeti
Gölgelerin bir düeti
Düşüncelerin bir düet
Düşüncelerin,beslediğimiz
varlıkların bir düeti
Düşüncelerimizin tozlarıyla
İçimizde bulunan
Hayatın, anlayışın iki katlı çarkı
değerli şeylerden bir üçlü oluşturdu
a thin leaf of the life-tree's truth
Yaşam ağacının hakikatininin zayıf bir yaprağı
Çeviren: Şafak Yalçın