In the corner of the morning in the past
Geçmişte sabahın bir köşesinde
I would sit and blame the master first and last
Oturup ilk ve son kez efendiyi suçlardım
All the roads were straight and narrow
Btün yollar düz ve dardı
And the prayers were small and yellow
Ve dualar küçük ve sarıydı
And the rumour spread that I was aging fast
Hızlı yaşlandığım dedikodusu çıkmıştı
Then I ran across a monster who was sleeping by a tree.
Sonra ağacın yanında uyuyan bir canavarla karşılaştım
And I looked and frowned and the monster was me
Baktım ve kaşlarımı çattım, canavar bendim
Well, I said hello and I said hello
Merhaba dedim merhaba
And I asked "Why not?" and I replied "I don't know"
"Neden olmasın" diye sordum ve "Bilmiyorum" diye cevapladım
So we asked a simple black bird, who was happy as can be
Basit bir siyah kuşa sorduk, olabileceği kadar mutlu olan
And he laughed insane and quipped "KAHLIL GIBRAN"
Deli gibi güldü ve "KAHLIL GIBRAN" diye şaka yaptı
So I cried for all the others till the day was nearly through
Gün neredeyse bitene kadar diğerleri için ağladım
For I realized that God's a young man too
Tanrının da genç bir adam olduğunu anladığım için
So I said "So long" and I waved "Bye-bye"
"Hoşçakal" dedim ve "Bay" dedim
And I smashed my soul and traded my mind
Ruhuumu ezip aklımı takas ettim
Got laid by a young bordello
Genç bir patroniçeyle yattım
I was vaguely half asleep
Belli belirsiz yarı uykudaydım
For which my reputation swept back home in drag
Şöhretim sürüklenerek eve geri geldi
And the moral of this magic spell
Bu büyünün değeri
Negotiates my hide
Saklanmamla pazarlık yapıyor
When God did take my logic for a ride
Tanrı mantığımı gezmeye çıkardığında
(Riding along)
He swallowed his pride and puckered his lips
Gururunu ayakları altına aldı ve dudaklarını büzdü
And showed me the leather belt round his hips
Kalçasını saran deri kemeri gösterdi
My knees were shaking my cheeks aflame
Dizlerim titriyor, yanaklarım yanıyordu
He said "You'll never go down to the Gods again"
"Bir daha Tanrılara gitmeyeceksin" dedi
(Turn around,go back!)
Geri dön, geri git
He struck the ground a cavern appeared
Yere vurdu, mağara göründü
And I smelt the burning pit of fear
Korkunun yanan çukurunu kokladım
We crashed a thousand yards below
Bin metrekare yere düştük
I said "Do it again, do it again"
"Bir daha bir daha" dedim
(Turn around,go back!)
(Dön geri, dön)
His nebulous body swayed above
Belirsiz bedeni sallandı yukarıda
His tongue swollen with devil's love
Dilini şeytan aşkıyla yuttu
The snake and I, a venom high
Yılan ve ben, yüksek zehir
I said "Do it again, do it again"
"Bir daha bir daha" dedim
(Turn around,go back!)
(Dön geri, dön)
Breathe, breathe, breathe deeply
Derin nefes al derin
And I was seething, breathing deeply
Kuduruyordum, derin nefes alırken
Spitting sentry, horned and tailed
Muhafıza tükürüp, diklenip kuyruk salladım
Waiting for you
Seni bekliyorum