All of these insurmountable tasks
Bütün bu başa çıkılmaz görevler
That lay before me
Gözlerimin önüne serilen
All of the firsts
Bütün ilkler
And the definite lasts
Ve kesin sonlar
That lay in store for me
Gözlerimin önüne serilen
There was a time
Bir zaman vardı
When all on my mind was love
Bütün aklımdakilerin aşk olduğu
Now I find
Ve şimdi buldum
That most of the time
Zamanın çoğunluğunda
Love's not enough
Aşk yeterli değil
In itself
Başlı başına
Consequently
Bu nedenle (Sonuç olarak)
I've a tendency
Bir eğilimim var
To be unhappy you see
Mutsuz olmaya, görüyorsun
The thoughts in my head
Kafamdaki düşünceleri
All the words that were said
Söylenmiş bütün kelimeler
All the blues and reds
Bütün maviler ve kırmızılar
Get to me
Rahatsız ediyor
There was a time
Bir zaman vardı
When all on my mind was love
Bütün aklımdakilerin aşk olduğu
Now I find
Ve şimdi buldum
That most of the time
Zamanın çoğunluğunda
Love's not enough
Aşk yeterli değil
In itself
Başlı başına
All of these absurdities
Bütün bu saçmalıklar
That lay before us
Gözlerimizin önüne serilen
All of the doubts
Bütün şüpheler
And the certainties
Ve kesinlikler
That lay in store for us
Bizim için depolanan
There was a time
Bir zaman vardı
When all on my mind was love
Aklımdaki herşeyin aşk olduğu
Now I find
Ve şimdi buldum
That most of the time
Zamanın çoğunluğunda
Love's not enough
Aşk yeterli değil
In itself.
Başlı başına.