We don't want them,
Onları istemiyoruz
We want everything
Biz her şeyi istiyoruz
And we've told them
Ve onlara
To want everything
Her şeyi istemelerini söyledik
We don't want them,
Onları istemiyoruz
We want everything
Biz her şeyi istiyoruz
And we've stolen in this suffering
Ve bu acıda çaldık
And we told them
Ve onlara
To want everything
Her şeyi istemelerini söyledik
But use caution
Ama tedbirli ol
In what you believe
Neye inandığın konusunda
And the haunted,
Ve teki olmayan
Deny everything
Her şeyi yalanla
Controlling,
Kontrol etmek
In this suffering
Bu acıda
When they're broken,
Onlar bozukken
And lost everything
Ve her şeyi kaybedince
They're so much easier to lead
Onlar izlenmek için çok daha kolay
Take their hope away
Onların umutlarını yok et
Take their life away
Onların hayatlarını al
Leave them nothing left inside
Onları içlerinde hiç bir şey kalmadan bırak
When your own have died
Kendin öldüğünde
When there's no more pride
Daha fazla onur kalmadığında
When your soul is frozen
Ruhun donuklaştığında
Is that enough?
Bu yeterli mi?
When your heart is broken
Kalbin kırıldığında
A thousand times
Bin defa
With every moment
Her hareketle
Is that enough?
Bu yeterli mi?
[Without warning,
(Uyarı olmadan,
We take everything]
Her şeyi alıyoruz)
Without warning,
Uyarı olmadan
We take everything
Her şeyi alıyoruz
Undaunted in this suffering
Bu acıda cesuruz
The dark forces
Karanlık güçler
Surround everything
Her şeyi çevreliyor
Make it impossible to see
Görmeyi imkansız yapıyorlar
Take their hope away
Onların umutlarını yok et
Take their life away
Onların hayatlarını al
Leave them nothing left inside
Onları içlerinde hiç bir şey kalmadan bırak
When your own have died
Kendin öldüğünde
When there's no more pride
Daha fazla onur kalmadığında
When your soul is frozen
Ruhun donuklaştığında
Is that enough?
Bu yeterli mi?
When your heart is broken
Kalbin kırıldığında
A thousand times
Bin defa
With every moment
Her an
Is that enough?
Bu yeterli mi?
HAVEN'T THEY SUFFERED ENOUGH!
Yeterince acı çekmediler mi?
HAVEN'T WE SUFFERED ENOUGH!
Yeterince acı çekmedik mi?
HAVEN'T THEY SUFFERED ENOUGH!
Yeterince acı çekmediler mi?
THE DAMAGE MORE THAN,
Hasar (zarar)
THEY CAN BARE!
Taşıyabileceklerinden fazla!
HAVEN'T THEY SUFFERED ENOUGH!
Yeterince acı çekmediler mi?
HAVEN'T WE SUFFERED ENOUGH!
Yeterince acı çekmedik mi?
HAVEN'T THEY SUFFERED ENOUGH!
Yeterince acı çekmediler mi?
THE DAMAGE MORE THAN,
Hasar (zarar)
I CAN BARE!
Taşıyabileceğimden fazla!
Did they even have the reason why?
Onlar nedenini olsun biliyorlar mı?
Countless sons and daughters had to die
Sayısız oğul ve kız evlat ölmek zorunda kaldı
Can you even comprehend the pain?
Acıyı (bile) anlayabiliyor musun?
Tell me when your
Söyle bana sen
Own have died
Kendin öldüğünde
When there's no more pride
Daha fazla onur kalmadığında
When your soul is frozen
Ruhun donuklaştığında
Is that enough?
Bu yeterli mi?
When your heart is broken
Kalbin kırıldığında
A thousand times
With every moment
Her an
Is that enough?
Bu yeterli mi?
When you're own have died
Kendin öldüğünde
[Have died]
(öldüğünde)
When there's no more pride
Daha fazla onur kalmadığında
[No more pride]
(daha fazla onur)
When your soul is frozen
Ruhun donuklaştığında
Is that enough?
Bu yeterli mi?
[Is that enough?]
Bu yeterli mi?
When your heart is broken
Kalbin kırıldığında
A thousand times
With every moment
Her an
Is that enough?
Bu yeterli mi?