Though art a flower, growing into his soul.
bir çiçek sanatsa bile, ruhu içinde yetişir
You light his silent path of night...
sengecenin sessiz yolunu aydınlat
Thy winds they blow for his love and shadows...
onun aşkı ve gölgesi için rüzgarın eser
He's praising the beauty of thee... in a far away land
eski senin güzelliğini övüyor... uzak diyarlarda
Though art The Amaranth!
amaranth sanatsa bile!
Meeting... Connecting...
tanışıyor.. bağlanıyor...
Wishing... Hoping.
diliyor... umut ediyor...
Embracing... Kissing...
kucaklıyor... öpüyor...
Loving... Promising forever
seviyor...umut verici herzaman
Spending... Fading...
harcıyor... soluyor...
Crying... Despising.
ağlıyor.. küçümsüyor...
Bleeding... Screaming...
kanatıyor.. bağırıyor...
Suffering... Hating for love!
acı çekiyor... aşktan nefret ediyor!!
Never I knew a heart could be so true...
bilmiyordum bir kalbin böylece doğru olduğunu...
I dream to fly together forever with you!
ben birlikte uçmak için rüya görürüm sizinle ebediyen!!
Our crimson souls would surrender their pain...
bizim koyu kırmızı ruhlarımız onların acılarına teslim olacaktı...
Our tears would wash away the stains.
bizim göz yaşlarımız leke yıkayacaktı
It's so cold here... without you!
o kadar soğuk ki bura ... sensiz!
Within her, the essence of Night...
onun içinde, gecenin aslı...
Within her, beloved Venus shines!
onun içinde, sevgili venüs ışıkları!
Fading away, the last sunray...
buradan uzakta soluyor, son sunray...
Autumn hate come to thy heart
sonbahar nefreti senin kalbine gelir
but maybe the rain brings her to you...
fakat belki yağmur onu sana getirir
So true and so dark, her beautiful soul forlorn
o kadar doğru ve o kadar karanlık, onun güzel ruhu kimsesiz
She is The Amaranth!
o amaranth!
Will she rise in me?
o artacak mı içimde?
Will I rise in her?
ben artacak mıyım onun içinde?
Will she rise in him?
o artacak mı içinde?
Will he rise in her?
o artacak mı içinde?