I am bewildered by this cruel fate -
Clouding my judgement.
Sowing the seeds of life in soil of ruin...
The winds feel silent and kissed Death's wings.
Acımasız kaderimin karşısında şaşkına döndüm -
düşüncelerim bulutlanmış.
harap olmuş topraklara hayatın tohumlarını ekiyorum...
Rüzgar sessizce esiyor ve ölümün kanatlarından öpüyor.
It's colder than before, still the winter's passed
And springtime haste fully took all it came for.
Often I stare at the clouds drifting by, imagining you there -
Like formations of a dream adrift from me.
The moments are gone but you remain,
If we had wings we would leave the seasons behind -
Escaping this quiet shroud always haunting us.
We sleep now in the ashes blowing in the wind.
There is no greater sorrow than to recall happiness in times of misery...
And there you are – alone like me;
The mountain I must climb;
The lush garden I fail to nurture...
And when I have nothing to say,
I'll let this slip away.
I wonder who we are now – what we're supposed to do
Each day only shadows comfort me and you...
Each day we let it pass and then we die...
As dust fall from heavens fire.
Büyük Hüzün Yoktur
Acımasız kaderimin karşısında şaşkına döndüm -
düşüncelerim bulutlanmış.
harap olmuş topraklara hayatın tohumlarını ekiyorum...
Rüzgar sessizce esiyor ve ölümün kanatlarından öpüyor.
hava eskisinden de soğuk, kış yavaşça geçip gitti
ve baharın gelişinin telaşı, baharın getirdiği her şeyi aldı götürdü.
sürüklenip giden bulutlara bakıp seni görüyorum çoğu zaman -
tıpkı şekil almış bir hayalin beni terk etmesi gibi.
o anlar geçti ama hep aklında kalacaklar,
eğer kanatlarımız olsa terk ederdik bu mevsimi-
bu yakamızı bırakmayan sessiz kefenden kaçardık.
rüzgarda sürüklenen tozlarda uyuyoruz şimdi
kederli anlarda mutluluğu geri çağırmak kadar
güzel bir hüzün yoktur dünyada...
ve oradasın işte - benim gibi yalnızsın;
bir dağa tırmanmak zorundayım,
bereketli bir bahçeye bakamadım...
Ve söyleyecek lafım kalmadığında,
her şeyin ellerimden kayıp gitmesine izin verdim.
şu an kim olduğumuzu merak ediyorum
- kim olmamız gerektiğini merak ediyorum
her geçen gün, yalnızca gölgeler rahatlatıyor bizi
her geçen günün geçip gitmesine izin veriyoruz ve ardından ölüyoruz...
cennetin alevlerinden yağan küller düşerken.