Are you putting in your songs?
--Şarkılarını mı sunuyorsun?
[Drake:]
No, I'm not when you ask
--Hayır, sen sorduğunda yapmıyordum
Nope
--Hayır
Kind of I guess
--Sadece tahmin ettim
Hollywood girl
--Hollywood kızı
Is lost again
--Yine kayboldu
All of her hopes left her stranded
--Onun tüm hayalleri onu zor durumda bıraktı
Seasoned dreams
--Alışılmış hayaller
Are just pretend
--Sadece yapmacıktır
She can't stand it
--O buna katlanamaz
Why'd it have to happen to me
--Neden bu benim başıma gelmek zorunda
Why'd it have to hurt so bad
--Neden bu bu kadar çok acıtmak zorunda
Cause in this town
--Çünkü bu şehirde
Can't find up but I found down
--Yukarılara çıkamadım ama aşağılara indim
In the city life
--Bu şehir hayatında
Can't turn around
--Geri dönemedim
Can't give up I feel too proud
--Vaz geçemedim kendimi çok gururlu hissettim
Under the city lights
--Şehir ışıkları altında
She doesn't believe
--O inanmıyor
In believing
--İnanca
Miracles have died in her mind
--Ona göre mucizeler yok oldu
She knows the world
--Onun bildiği dünya
Is deceiving
--Aldatıyor
Everything is wastin' her time
--Her şey onun zamanını harcıyor
Why'd it have to happen to me
--Neden bu benim başıma gelmek zorunda
Why'd it have to hurt so bad
--Neden bu bu kadar çok acıtmak zorunda
Cause in this town
--Çünkü bu şehirde
Can't find up but I found down
--Yukarılara çıkamadım ama aşağılara indim
In the city life
--Bu şehir hayatında
Can't turn around
--Geri dönemedim
Can't give up I feel too proud
--Vaz geçemedim kendimi çok gururlu hissettim
Under the city lights
--Şehir ışıkları altında
Get in line and hold your head high
--Sıraya gir ve kafanı yukarıda tut
Pretty face will help you get by
--Güzel bir yüz geçmene yardım edecektir
Step inside I'll make your tears dry
--İçeri gir göz yaşlarını kurutmaya yardım edeceğim
So put on your smile
--O yüzden gülümse
Ha
Cause in this town
--Çünkü bu şehirde
Can't find up but I found down
--Yukarılara çıkamadım ama aşağılara indim
In the city life
--Bu şehir hayatında
Can't turn around
--Geri dönemedim
Can't give up I feel too proud
--Vaz geçemedim kendimi çok gururlu hissettim
Under the city lights
--Şehir ışıkları altında
[Girl:]
One of the drivers has to pick you up at the airport
--Şoförlerden biri seni havaalanından almak zorunda
and bring you to my photo shoot so I can see you
--Ve seni benim kadrajıma alacak böylece seni görebileceğim
I'm so sorry, I tried to get it changed
--Çok çok üzgünüm, bunu değiştirmeyi çok denedim
I'm so sorry baby
--Çok çok üzgünüm bebeğim
Don't be mad
--Lütfen kızma