I was standing
(duruyordum)
All alone against the world outside
(dünyanın karşısında tek başıma)
You were searching
(sen arıyordun)
For a place to hide
(saklanmak için biryer)
Lost and lonely
(kaybolmuş ve yalnız)
Now you've given me the will to survive
(şimdi sen bana yaşam gücü verdin)
When we're hungry...love will keep us alive
(acıktığımızda... aşk bizi yaşatacak)
Don't you worry
(endişelenmiyor musun)
Sometimes you've just gotta let it ride
(bazen gitmesine izin vermelisin)
The world is changing
(dünya değişiyor)
Right before your eyes
(gözlerinin önünde)
Now I've found you
(şimdi seni buldum)
There's no more emptiness inside
(içimde daha fazla boşluk yok)
When we're hungry...love will keep us alive
(acıktığımızda...aşk bizi yaşatacak)
I would die for you
(senin için ölürüm)
Climb the highest mountain
(en yüksek dağa tırmanırım)
Baby, there's nothing I wouldn't do
(bebeğim, senin için yapmayacağım şey yok)
I was standing
(duruyordum)
All alone against the world outside
(dünyanın karşısında tek başıma)
You were searching
(sen arıyordun)
For a place to hide
(saklanmak için biryer)
Lost and lonely
(kaybolmuş ve yalnız)
Now you've given me the will to survive
(şimdi sen bana yaşam gücü verdin)
When we're hungry...love will keep us alive
(acıktığımızda...aşk bizi yaşatacak)
When we're hungry...love will keep us alive
(acıktığımızda...aşk bizi yaşatacak)
When we're hungry...love will keep us alive
(acıktığımızda...aşk bizi yaşatacak)