I pledge allegiance to the flag of the United States of America..
Amerika Birleşik Devletleri bayrağına bağlılık yemini ediyorum
And to the Republic.. (Eminem: People.. ) For which it stands..
Ve ifade ettiği (Eminem: Millet..) Cumhuriyet'e
Eminem: Hahaha..
(One nation under God.. Indivisible..)
(Tanrının huzurunda bir millet..Bölünemez..)
Eminem: It feels so good to be back!
Geri dönmüş olmak çok güzel!
Scrutinize every word, memorize every line
Bütün kelimeleri dikkatle incele, bütün satırları ezberle
I spit it once, refuel, re-energize and rewind
Bir sefer söylüyorum, depomu doldurup tekrar enerji kazanıp geri sarıyorum
I give sight to the blind, mind sight through the mind
Körlere görüş sağlıyorum, zihin aracılıgıyla zihinsel görüş
I exercise my right to express when I feel it's time
Vaktin geldiğini hissettiğimde ifade özgürlüğümü kullanıyorum
It's just all in your mind - what you interpret it as
Her şey kafanın içinde - sen nasıl yorumlarsan
I say to fight, you take it as I'ma whip someone's ass
Ben savaşalım derim, siz birinin kıçını kırbaçlayacağımı anlarsınız
If you don't understand, don't even bother to ask
Eğer anlamıyorsan sormaya zahmet etme bile
A father who has grown up with a father-less past
Babasız bir geçmişle büyüyen bir baba
Who has blown up now to rap phenomenon
Şimdi bir rap fenomeni olarak patlayan
That has or at least shows no difficulty multi-taskin' and juggling both
Çok görev üstlenip birlikte yürütmekte zorlanmayan, en azından öyle gözüken
Perhaps mastered-his-craft slash
Belki sanatında ustalaşan
Entrepreneur ho has helped launch a few more rap-bags
Birkaç rap çantasını doldurmaya yardım eden müteşebbis
Who's had a few obstacles thrown his way through the last half of his career
Kariyerinin ikinci yarısında önüne atılan birkaç engelle karşılaşan
Typical manure, moving past that
Tipik gübre, bunu geçtikten sonra
Mister kiss-his-ass-crack, he's a class-act
Bay onun-kıç çatalını-öp, o bir sınıf sahibi
Rubber-band man, yeah, he just snaps back
Mücadele adamı, evet, sadece parmagıyla karşılık veriyor
Nakarat:
[ Come along, follow me, as I lead through the darkness
Peşimden gelin, beni takip edin, karanlığın içinde ilerlerken
As I provide just enough spark that we need to proceed
İlerlemek için yeterli kıvılcımı üretirken
Carry on, give me hope, give me strength
Devam edin, bana umut verin, bana güç verin
Come with me, and I wont steer you wrong
Benimle gelin, ve sizi yanlış yönlendirmeyeceğim
Put your faith and your trust, as I guide us through the fog
İnancınızı ve güveninizi koyun, ben siste rehberlik ederken
To the light at the end of the tunnel
Tünelin sonundaki ışığa dogru
We gon' fight We gon' charge, we gon' stomp
Kavga edeceğiz, savaşacağız, koşacağız
We gon' march through the swamp
Çamurun içinden yürüyeceğiz
We gon' mosh(*) through the marsh
Bataklıgın içinde savrulacağız
Take us right through the doors
Bizi doğrudan kapılara götürecek
Come on..
Hadi.. ]
To the people up top, on the side and the middle,
Yukardaki, kenardaki ve ortadaki insanlara
Come together, let's all bomb and swamp just a little
Bir araya gelin, hadi bombalayalım ve biraz taşıralım
Just let it gradually build, from the front to the back
Bırakın azar azar oluşsun, önden arkaya doğru
All you can see is a sea of people, some white and some black
Tek gördüğün bir insan deryası, kimi beyaz kimi siyah
Don't matter what color, all that matters is we gathered together
Rengin önemi yok, tek önemli olan bir araya gelmiş olmamız
To celebrate for the same cause, no matter the weather
Aynı davayı kutlamak için, hava nasıl olursa olsun
If it rains let it rain, yea the wetter the better
Eğer yağmur yağarsa bırakın yağsın, ne kadar ıslak o kadar iyi
They ain't gonna stop us, they can't, we're stronger now more then ever,
Bizi durduramayacaklar, yapamazlar, her zamankinden daha güçlüyüz
They tell us no we say yea, they tell us stop we say go,
Onlar hayır der biz evet deriz, onlar durun der biz gidelim deriz
Rebel with a rebel yell, raise hell we gonna let em know
Asi bir haykırışla isyan edin, ortalığı cehenneme çevirin, onlara göstereceğiz
Stomp, Push, Shove, Mush, Fuck Bush, until they bring our troops home come on just...
Yürüyün, İtin, İttirin, Ezin, Bush'u s**tir edin, ta ki onlar askerlerimizi eve yollayana kadar, hadi sadece...
Nakarat
Imagine it pouring, it's raining down on us,
Üzerimize şakır şakır yağmur yağdığını düşünün
Mosh pits outside the oval office
Kalabalık oval ofisin önünde
Someone's trying to tell us something, maybe this is God just saying
Birileri bize bir şey anlatmaya çalışıyor, belki bu konuşan Tanrıdır
We're responsible for this monster, this coward, that we have empo(Ben Türk alfabesini bilmeyecek kadar zavallı bir insanım)ed
Güçlendirdiğimiz bu canavardan, bu korkaktan biz sorumluyuz
This is Bin Laden, look at his head nodding,
Bu Bin Ladin, bakın kafası sallanıyor
How could we allow something like this, Without pumping our fist
Yumruğumuzu sıkmadan nasıl böyle bir şeye izin verdik
Now this is our, final hour
Şimdi bu bizim son saatimiz
Let me be the voice, and your strength, and your choice
Bırakın sesiniz olayım, gücünüz ve seçiminiz
Let me simplify the rhyme, just to amplify the noise
Sözleri basitleştireyim, sadece gürültüyü yükseltmek için
Try to amplify it, times it, and multiply it by sixteen million
Yükseltmeye çalışın, katlayın, ve 16 milyonla çarpın
People are equal at this high pitch
Bu yüksek seste insanlar eşit
Maybe we can reach Al Quaida through my speech
Belki bu konuşmamla El Kaide'ye ulaşabiliriz
Let the President ans(Ben Türk alfabesini bilmeyecek kadar zavallı bir insanım) on high anarchy
Bırakın başkan yüksek anarşi konusunda cevap versin
Strap him with AK-47, let him go
Ona bir AK-47 verin, bırakın gitsin
Fight his own war, let him impress daddy that way
Kendi savaşını versin, babasını o şekilde etkilesin
No more blood for oil, we got our own battles to fight on our soil
Petrol için daha fazla kan dökülmesin, topraklarımızda verilecek kendi savaşlarımız var
No more psychological warfare to trick us to think that we ain't loyal
Bizi kandırıp sadık olmadıgımızı düşündürecek daha fazla psikolojik savaş olmasın
If we don't serve our own country we're patronizing a hero
Eğer kendi ülkemize hizmet etmezsek bir kahramanı desteklermişiz
Look in his eyes, it's all lies,
Onun gözlerine bakın, yalanlarla dolu,
The stars and stripes they've been swiped, washed out and wiped,
Yıldızlar ve çizgiler çalınmış, yıkanmış ve silinmiş
And Replaced with his own face, mosh now or die
Ve yerine kendi yüzü konmuş, savrul şimdi ya da öl
If I get sniped tonight you'll know why, because I told you to fight
Eğer bu gece suikaste uğrarsam nedenini bileceksiniz, çünkü size savaşın dedim
Nakarat
And as we proceed, to mosh through this desert storm, in these closing statements,
Ve biz ilerlerken, bu çöl fırtınasında savrulmak için, bu kapanış konuşmalarıyla,
if they should argue, let us beg to differ, as we set aside our differences,
eğer tartışırlarsa, anlaşamamak için yalvaralım, farklarımızı bir kenara bırakırken
and assemble our own army, to disarm this weapon of mass destruction
ve kendi ordumuzu toplarken, bu kitle imha silahlarını silahsızlandırmak için
that we call our president, for the present
şu anda başkanımıza seslendiğimiz
and mosh for the future of our next generation,
ve yeni neslin geleceği için savrulun
to speak and be heard, Mr. President, Mr. Senator
konuşmak ve sesimizi duyurmak için, Bay Başkan, Bay Senatör
(*) mosh: özellikle metal, rock, punk konserlerinde kalabalığın birbirini itme, ittirme, omuz atma, vs eylemi
(Türkçe'de tam karşılığı olmadığından "savrulmak" diye çevrilmiştir...)