Winter, winter...
(Kış, kış…)
Can you tell with your silver breath?
(Gümüş nefesinle anlatabilir misin?)
River, river...
(Nehir, nehir)
Stays asleep in his frozen bed
(Donmuş yatağında uyuya kalır)
Yonder, yonder...
(Oradaki, oradaki)
Lies the moor dressed in a shroud in White
(Beyazlar içinde kıra bürünmüş bir kefenle yatar)
Shelter, shelter...
(Sığınak, sığınak)
Rescue me from desolations sight
(Yalnızlık görüntüsünden kurtar beni)
Çeviren : Şafak YALÇIN