My! My! Time Flies! One step and we're on the moon
Benim! Benim! Zamanım uçuyor! Bir adım ve ayın üstündeyiz
Next step into the stars
Diğer adım yıldızların içine
My! My! Time flies! Maybe we could be there soon
Benim! Benim! Zamanım uçuyor! Belki yakında orada olacağız
A one-way ticket to mars
Marsa tek yönlü bir bilet
My! My! Time Flies! A man underneath a tree
Benim! Benim! Zamanım uçuyor! Bir ağacın altında bir adam
An apple falls on his head
Kafasına bir elma düşüyor
My! My! Time Flies! A man wrote a symphony
Benim! Benim! Zamanım uçuyor! Bir adam bir senfoni yazdı
It's 1812 (eighteen hundred and twelve)
1812 (bin sekiz yüz on iki)
My! My! Time Flies! Four guys across Abbey Road
Benim! Benim! Zamanım uçuyor! Abbey yolunun karşısında dört adam
One forgot to wear shoes
Biri ayakkabı giymeyi unutmuş
My! My! Time Flies! A rap on a rhapsody
Benim! Benim! Zamanım uçuyor! Bir rapsodide bir rap
A king who's still in the news
Bir kral hala haberlerde yaşayan
A king to sing you the blues
Size blues söyleyen bir kral
My! My! Time flies! A man in a winter sleigh
Benim! Benim! Zamanım uçuyor! Kar kızağında bir adam
White white white as the snow
Beyaz beyaz beyaz kar kadar
My! My! Time flies! A new day is on its way
Benim! Benim! Zamanım uçuyor! Yeni bir gün yolda geliyor
So let's let yesterday go
Öyleyse bırak dün gitsin
Could be we step out again
Yine dışarı çıkabilir miydin
Could be tomorrow but then
Yarın olabilir miydi ama sonra
Could be 2010 (two thousand and ten)
2010 olabilir miydi (iki bin on)