He was the first punk ever to set foot on this earth.
-O ilk punk'tı her zaman için, ayaklarının üzerine basardı bu dünyada.
He was a genius from the day of his birth.
-Doğumundan beri o bir dahiydi.
He could play the piano like a ring and a bell
-Bir çan ve bir zil gibi piano çalabilirdi.
And ev'rybody screamed:
-Ve herkes acı acı haykırdı:
Come on, rock me Amadeus.
-Hadi, sars beni Amadeus!
He was a superstar, he was dynamite and whatever he did (it)
-O bir süperyıldızdı, o dinamitti ve ne olursa olsun yaptı bunu.
Seemed to be alright.
-İyiymiş gibi gözükürdü
And he drank (and) he cursed and he fooled around
-Ve içerdi ve küfür ederdi ve sallanırdı.
But when the women would shout:
-Kadınlar şöyle bağırdığı an hariç:
Rock me Amadeus,
-Sars beni Amadeus
Amadeus, Amadeus, Amadeus,
Amadeus, Amadeus, Amadeus,
Oh oh oh Amadeus.
With a bottle of wine in one hand and a woman in the other
-Bir elinde bir şişe şarap ve diğer elinde bir kadın.
'Cause he was a ladies man
-Çünkü o bayanlara mahsus bir adamdı.
He never stopped to worry what the next day would bring
-Endişe etmeyi hiç kesmedi bir sonraki günün neler getireceğinden...
Because the girls would sing:
-Çünkü kızlar şöyle şarkı söylerdi:
Rock me Amadeus,
-Sars beni Amadeus
Amadeus, Amadeus, Amadeus,
Amadeus, Amadeus, Amadeus,
Oh oh oh Amadeus.
His mind was on rock and roll and having fun
-Aklı rock and roll'daydı ve eğlencede...
Because he lived so fast he had to die so young.
-Çünkü çok hızlı yaşadı ve çok genç öldü.
But he made his mark in history.
-Ama tarihte iz bıraktı
Still ev'rybody says:
-Herkes hala şöyle diyor:
Rock me Amadeus,
-Sars beni Amadeus
Amadeus, Amadeus, Amadeus,
Amadeus, Amadeus, Amadeus,
Oh oh oh Amadeus.