How cruel is the golden rule,
Altın kural ne kadar da zalim,
When the lives we lived are only golden plated,
Yaşadığımız hayatlar yalnızca altın kaplama olduğunda,
And I knew that the lights of the city were too heavy for me,
Ve şehrin ışıklarının benim için ne kadar ağır olduğunu gördüm,
Though I carry karats for everyone to see,
Karatları herkesin görmesi için taşıdığımı düşündüm,
And I saw God cry in the reflection of my enemies,
Ve düşmanlarımın yansımasında Tanrının çığlığını gördüm,
And all the lovers with no time for me,
Ve benim için vakti olmayan bütün aşıkları,
And all of the mothers raised their babies,to stay away from me.
Ve benden uzak olsun diye bebeklerini havaya kaldıran bütün anneleri.
Tongues on the sockets,
Prizlerdeki konuşmalar,
Of electric dreams,
Elektrik rüyalarından,
When the sewage of youth, drowned the spark of my teens.
Gençliğin lağımı, benim gençlerimin kıvılcımını boğduğu zaman.
And I knew that the lights of the city were too heavy for me (to heavy for me),
Ve şehrin ışıklarının benim için ne kadar ağır olduğunu gördüm (benim için ağır),
Though I carry karats for everyone to see,
Karatları herkesin görmesi için taşıdığımı düşündüm,
And I saw God cry in the reflection of my enemies,
Ve düşmanlarımın yansımasında Tanrının çığlığını gördüm,
And all the lovers with no time for me,
Ve benim için vakti olmayan bütün aşıkları,
And all of the mothers raised their babies,
To stay away from me
Ve benden uzak olsun diye bebeklerini havaya kaldıran bütün anneleri
And pray they don't grow up to be me.
Ve büyüyüpte ben olmamaları için dua ettiklerini.