Hey, excuse-moi, est-ce qu'on peut parler deux minutes ?
Hey, affedersin, iki dakika konuşabilir miyiz ?
Ce sera pas long j'te promets, après j'disparais.
Uzun sürmeyecek, söz veriyorum sonra gözden kaybolacağım
Il fallait juste que je te parle de quelque chose,
Sadece sana bir şeyden bahsetmem gerekiyor
Et j'me connais si j'le fais pas maintenant,
Ve kendimi biliyorum, bunu şimdi yapmazsam
J'vais encore me défiler et m'en vouloir.
Gene volta atacağım ve kendimi kötü hissedeceğim
Voilà, j'arrive pas à te sortir de mes pensées.
İşte, seni aklımdan çıkaramıyorum
J'peux pas te l'dire autrement,
Bunu sana başka türlü söyleyemem
En même temps c'est pas très compliqué j'pense que tu comprends.
Aynı zamanda bu çok karmaşık bir şey değil anladığını zannediyorum
J'suis désolé si c'est un peu direct, mais j'me dit qu'on a qu'une vie,
Biraz dolambaçsız olduysa özür dilerim ama diyorum ki sadece
Qu'elle est trop courte, trop fragile.
Bir hayatımız var, hayat çok kısa ve hassas
Et puis il vaut mieux avoir des remords que des regrets, non ?
Ve sonra keşke (yapsaydım) yerine (yapıp ta) pişman olmak daha iyi değil mi
Je sais pas d'où ça sort, je sais pas d'où ça vient,
Bu aşkın nereden çıktığını nereden geldiğini bilmiyorum
J'pourrais pas te l'expliquer.
Sana bunu açıklayamazdım
Et j'comprendrais que tu me prennes pour un dingue,
Ve beni bir aptal olarak gördüğünü anlardım
J't'en voudrais pas.
Sana gücenmezdim
C'est juste que quand j'te vois ça fait des flashs dans ma tête.
Seni gördüğüm zaman kafamda şimşekler çaktığı doğru
Y a des images qui se répètent en boucle,
Döngü halinde tekrarlanan görüntüler var
Et j'ai besoin d'en avoir le cœur net.
Ve bu görüntülerle ilgili gönlümün ferah olması gerek
J'nous vois danser au ralenti sur du Rub A Dub
Davulun ritmiyle yavaşça dans ettiğimizi görüyorum
Et toi tu me déposes des mots précieux au creux de l'oreille,
Ve sen kulağımın içine değerli sözler bırakıyorsun
On se regarde droit dans les yeux, on veille jusqu'au lever du soleil.
Doğruca göz göze bakışıyoruz, güneş doğana kadar uyanık kalıyoruz
J'nous vois sortir, marcher, boire et partir sans payer,
Çıktığımızı, yürüdüğümüzü, içtiğimizi ve hesabı ödemeden gittiğimizi
Tirer des plans sur la comète, et faire l'amour les fenêtres ouvertes.
Olmayacak planlar yaptığımızı pencere açıkken seviştiğimizi görüyorum
Alors j'vais pas te mentir,
Şimdi sana yalan söylemeyeceğim
Sur le marché j'suis pas forcément ce qu'il y a de meilleur.
Elbette piyasada en iyi olan ben değilim
Parce que je suis bancal, menteur, pas fiable, jamais à l'heure.
Çünkü ben dengesizim, yalancıyım, güvenilmezim hiç dakik değilim
Mais si tu veux, j'peux m'faire boxeur, voleur, chauffeur,
Ama istersen boksör, hırsız, şoför
Docteur, serviteur, dresseur de lion.
Doktor, hizmetçi, aslan terbiyecisi olabilirim
J'vais pas te mentir, tu pourras forcément trouver mieux.
Sana yalan söylemeyeceğim, kesinlikle daha iyisini bulabilirsin
Parce que j'suis maladroit, nerveux, égoïste et coléreux.
Çünkü ben beceriksizim, sinirliyim, bencil ve öfkeliyim
Mais si tu veux, j'peux être souriant, et même heureux, poli, généreux,
Ama istersen güler yüzlü ve hatta mutlu, nazik ve cömert olabilirim
Écrire des morceaux moins teigneux,
Daha yumuşak parçalar ya da
Ou même des chansons, pour les amoureux.
Aşıklar için şarkılar bile yazabilirim
C'est étrange parce que j'me sens à la fois un peu ridicule
Bu tuhaf, çünkü bütün bunları sana bir anda söyleyiverdiğim için
De te balancer tout ça d'un coup,
Kendimi hem gülünç hissediyorum
Mais en même temps ça me fait beaucoup de bien.
Ama aynı zamanda bu bana çok iyi geliyor
D'abord parce que je peux enfin être fixé sur ce qui se passe de ton côté,
Öncelikle,nihayet senin tarafında neler olduğuna odaklanabildiğim için
Mais aussi parce que je réalise la chance que j'ai,
Ve de sahip olduğum şansın farkına vardığım için
La chance que j'ai de pouvoir encore avoir des sentiments pour quelqu'un.
Halen birisine karşı duygular besleyebilmekte sahip olduğum şans
Ça me change tellement la vie, tu te rends pas compte j'crois,
Bu hayatımı çok değiştiriyor, galiba anlamıyorsun
J'ai l'impression de plus être la même personne.
Artık aynı kişi olmadığımı hissediyorum
C'est comme si d'un coup j'me remettais d'une cuite
Sanki bir anda iki yıl süren bir içki sarhoşluğundan çıkıp
Qui avait duré genre deux ans, c'est long deux ans !
Kendime gelmiş gibi…iki yıl uzun bir zaman
J'me sens différent, j'ai envie de me lever à l'heure, de me remettre en mouvement,
Kendimi farklı hissediyorum,zamanında kalkmak ve tekrar harekete geçmek
De moins fumer et de moins boire,
Daha az sigara ve içki içmek
De plus draguer n'importe qui par peur de la solitude.
Artık,yalnızlık korkusuyla herhangi birine asılmamak istiyorum
Je sais pas d'où ça sort, je sais pas d'où ça vient,
Bu aşkın nereden çıktığını nereden geldiğini bilmiyorum
J'pourrais pas te l'expliquer encore une fois.
Sana bunu bir defa daha açıklayamazdım
Ça faisait tellement longtemps que ça m'était pas arrivé,
Çok uzun zamandır bu başıma gelmemişti
Et là ça me tombe dessus comme ça.
Ve işte böyle başıma geldi
Moi jusque là, j'faisais un peu n'importe quoi,
Ben şimdiye kadar biraz saçma sapan şeyler yapıyordum
J'passais d'une personne à une autre sans réussir à m'attacher vraiment.
Gerçekten bağlanmayı beceremeden bir sevgiliden diğerine geçiyordum
C'était assez glauque mais bon...
Bu oldukça rezil bir iş ama iyi
J'suis comme tout le monde, qu'est ce que tu veux...
Ben herkes gibiyim, ne istiyorsun
Alors que là j'nous vois carrément danser
Burada, davulun ritmiyle çekinmeden
Au ralenti sur du Rub A Dub au corps-à-corps.
Yavaş tempoda göğüs göğse dans ettiğimizi görürken
On se regarde droit dans les yeux, et puis on repart en tirant des bords.
Direkt göz göze bakışıyoruz ve sonra zikzaklar çizerek yola devam ediyoruz
J'nous vois courir, nager nus, rougir, transpirer, jusqu'à brûler,
Koştuğumuzu,çıplak yüzdüğümüzü, kızardığımızı,yanıncaya kadar terlediğimizi
Tirer les plans sur Jupiter, et faire l'amour sous les éclairs.
Boş hayaller kurduğumuzu ve şimşekler altında seviştiğimizi görüyorum
Alors j'vais pas te mentir,
Şimdi sana yalan söylemeyeceğim
Sur le marché j'suis pas forcément ce qu'il y a de meilleur.
Elbette piyasada en iyi olan ben değilim
Parce que je suis bancal, menteur, pas fiable, jamais à l'heure.
Çünkü ben dengesizim, yalancıyım, güvenilmezim hiç dakik değilim
Mais si tu veux, j'peux m'faire boxeur, voleur, chauffeur,
Ama istersen boksör, hırsız, şoför
Docteur, serviteur, dresseur de lion.
Doktor, hizmetçi, aslan terbiyecisi olabilirim
J'vais pas te mentir, tu pourras forcément trouver mieux.
Sana yalan söylemeyeceğim, kesinlikle daha iyisini bulabilirsin
Parce que j'suis maladroit, nerveux, égoïste et coléreux.
Çünkü ben beceriksizim, sinirliyim, bencil ve öfkeliyim
Mais si tu veux, j'peux être souriant, et même heureux, poli, généreux,
Ama istersen güler yüzlü ve hatta mutlu, nazik ve cömert olabilirim
Écrire des morceaux moins teigneux,
Daha yumuşak parçalar ya da
Ou même des chansons, pour les amoureux.
Aşıklar için şarkılar bile yazabilirim
Et même si je sais, que je suis loin d'être parfait.
Mükemmel olmaktan uzak olduğumu bilsem de
Si tu veux, qu'on se lance, qu'on essaie,
Eğer istersen girişiriz, deneriz
Moi j'pense que ça peut donner quelque chose de beau,
Ben bunun güzel sonuçlar verebileceğini düşünüyorum
Parce qu'après tout on sait jamais.
Çünkü sonuç olarak her şeyi bilmiyoruz
Et même si tu vois, que je n'suis pas quelqu'un pour toi.
Ve sana göre birisi olmadığımı görsen bile
Si le soir, quand ça va pas, que t'es triste, qu'y a quoi que ce soit,
Akşam iyi olmadığın zaman, üzgün olursan veya her ne olursa
Fais-moi signe, je bouge pas, j'te promets, je serai là.
Bana bir işaret et, bir yere gitmem söz veriyorum orada olacağım
Alors j'vais pas te mentir,
Şimdi sana yalan söylemeyeceğim
Sur le marché j'suis pas forcément ce qu'il y a de meilleur.
Elbette piyasada en iyi olan ben değilim
Parce que je suis bancal, menteur, pas fiable, jamais à l'heure.
Çünkü ben dengesizim, yalancıyım, güvenilmezim hiç dakik değilim
Mais si tu veux, j'peux m'faire boxeur, voleur, chauffeur, colporteur,
Ama istersen boksör, hırsız, şoför, seyyar satıcı
Docteur, serviteur, dresseur de lion.
Doktor, hizmetçi, aslan terbiyecisi olabilirim
J'vais pas te mentir, tu pourras forcément trouver mieux.
Sana yalan söylemeyeceğim, kesinlikle daha iyisini bulabilirsin
Parce que j'suis maladroit, nerveux, égoïste et coléreux.
Çünkü ben beceriksizim, sinirliyim, bencil ve öfkeliyim
Mais si tu veux, j'peux être souriant, et même heureux, poli, généreux,
Ama istersen güler yüzlü ve hatta mutlu, nazik ve cömert olabilirim
Écrire des morceaux moins teigneux,
Daha yumuşak parçalar ya da
Ou même des chansons, pour les amoureux.
Aşıklar için şarkılar bile yazabilirim
Et même si je sais, que je suis loin d'être parfait.
Mükemmel olmaktan uzak olduğumu bilsem de
Si tu veux, qu'on se lance, qu'on essaie,
Eğer istersen girişiriz, deneriz
Moi j'pense que ça peut donner quelque chose de beau,
Ben bunun güzel sonuçlar verebileceğini düşünüyorum
Parce qu'après tout on sait jamais.
Çünkü sonuç olarak her şeyi bilmiyoruz
Et même si tu vois, que je n'suis pas quelqu'un pour toi.
Ve sana göre birisi olmadığımı görsen bile
Si le soir, quand ça va pas, que t'es triste, qu'y a quoi que ce soit,
Akşam iyi olmadığın zaman, üzgün olursan veya her ne olursa
Fais-moi signe, je bouge pas, j'te promets, je serai là.
Bana bir işaret et,bir yere gitmem söz veriyorum orada olacağım
J'voudrais pas que tu te fasses de fausses idées non plus,
Yanlış fikirler edinmeni de istemiyorum
J'ai pas l'intention de te demander en mariage.
Senden evlenmeni istemeye niyetim yok
Et même si évidemment j'peux pas te forcer à me fréquenter.
Ve elbette seni benimle vakit geçirmeye zorlayamasam da
Par contre j'peux te demander de me croire
Buna karşılık bana inanmanı isteyebilirim
Quand je te dis tout ce que je t'ai dit ce soir :
Sana her şeyi söylediğimde bu akşam söylediğim şu :
J'suis pas un énième connard qui veut juste coucher avec toi.
Ben sadece seninle yatmak isteyen sıradan bir pislik değilim
Me mets pas dans le même sac, c'est tout ce que je te demande.
Beni onlarla aynı kefeye koyma bütün istediğim bu
Allez j'vais te laisser tranquille maintenant.
Haydi şimdi seni rahat bırakacağım
Oui, j'parle beaucoup je sais, j'suis désolé.
Evet çok konuşuyorum, biliyorum, özür dilerim
Tu peux me répondre plus tard t'en fais pas,
Bana daha sonra cevap verebilirsin,takma kafana
Le temps de digérer tout ça, y a rien d'urgent.
Bütün bunları hazmetme zamanı, acil bir durum yok
D'ici là, si y a quoi que ce soit, comme j'te disais, j'bouge pas.
O zamana kadar her ne olursa, sana söylediğim gibi, bir yere gitmiyorum
Çeviren : Ahmet KADI