Vieux frères, vieux frères.
Arkadaşlar, arkadaşlar…
Je vous écris en pensées
Size, düşünerek yazıyorum
Alors que vous êtes sûrement déjà en train de dormir,
Muhtemelen henüz uyumakta olduğunuz halde
Cueillis par le sommeil.
Uyku sizi alıp götürmüş olsa da
À part évidemment notre vieux frère qui veille
Elbette uyumayan arkadaşımız ve
Et les autres vieux frères qui se lèvent de l'autre côté de la Terre.
Dünya'nın diğer tarafında uykudan kalkan başka arkadaşlar hariç
Vieux frères.
Arkadaşlar !
C'est une nuit claire et silencieuse :
Bu, berrak ve sessiz bir gece
Le blizzard du dehors est enfin reparti.
Dışardaki kar fırtınası nihayet bitti
Je voulais profiter de ce moment de répit
Bu geçici rahatlama anından faydalanmak istiyorum
Pour vous parler de quelque chose,
Size bir şeyden bahsetmek için
De quelque chose d'important.
Önemli bir şeyden
Vieux frères.
Arkadaşlar !
Il y a longtemps, plusieurs années déjà,
Uzun zaman oldu, zaten pek çok yıl geçti
On m'avait offert une amulette, un genre de talisman
Bana, büyük ölçüde hayatımı kurtaran
Qui m'avait pratiquement sauvé la vie,
Daha iyi görmemi
Qui m'avait permis de mieux voir,
Kordonları gümüşten ayırt etmemi sağlayan
De distinguer les cordons d'argent.
Bir tılsım, bir tür muska verilmişti
Vieux frères.
Arkadaşlar
Malheureusement, on me l'a enlevé,
Ne yazık ki o muskayı benden geri aldılar
Il s'est éteint après avoir clignoté comme un néon fatigué.
Yorgun bir neon lamba gibi yanıp söndükten sonra tılsım yok oldu
Je l'ai perdu puis retrouvé, puis reperdu et reperdu encore cent fois
Onu kaybettim sonra tekrar buldum,sonra tekrar kaybettim ve pes edinceye
Jusqu'à baisser les bras.
Kadar yüz defa daha kaybettim
Et pourtant, vieux frères.
Ve gene de, arkadaşlar
Contre toute attente,
Bütün beklentilere karşı
Je crois qu'il est en train de se passer quelque chose.
Bir şeylerin olduğunu zannediyorum
Je sens que quelque part, à l'intérieur, ça recommence à bouger.
İçimde bir yerlerde tılsımın tekrar hareket etmeye başladığını
Que les pulsations reprennent.
Titreşimlerin devam ettiğini hissediyorum
Vieux frères.
Arkadaşlar,
Au début, elles étaient très faibles et très espacées,
Başlangıçta bu titreşimler çok zayıf ve aralıklıydı
Au point que je les entendais même pas.
Hatta duyamayacağım bir noktadaydı
Mais depuis, ça s'est accéléré, petit à petit.
Ama ondan sonra yavaş yavaş hızlandı
Depuis, on dirait que la machine que je pensais hors-circuit
Sonra da devre dışı olduğunu düşündüğüm makine sanki
Est en train de redémarrer.
Yeniden çalışmakta
Vieux Frères.
Arkadaşlar
Ça a commencé il y a plusieurs mois, mais au début j'ai pas relevé.
Bu aylar önce başladı ama başlangıçta fark etmedim
Comment je pouvais me douter en même temps ?
Aynı zamanda kendimden nasıl şüphe edebilirdim ?
J'ai pas remarqué tout de suite les flashs colorés dans le noir,
Karanlıkta renkli flaş ışıkları hemen fark etmedim
Les éclats furtifs sur les parois et les visages
Duvarlardaki ve yüzlerdeki gizemli parlaklıkları fark etmedim.
Vieux frères.
Arkadaşlar
D'abord c'était sous les arcades
Önce bu parlaklık binanın kemerleri altındaydı
Lorsqu'on a cru toucher le fond et y rester pour de bon
Dibe vurduğumuzu ve orada sonsuza kadar kaldığımızı zannettiğimiz
Mais qu'on a réussi à resserrer le cercle par deux fois
Ama çemberi iki defa sağlamlaştırmayı başardığımız zaman
Puis il y a eu les fumigènes, les fusées parachutes tirées de partout
Sonra sis bombaları oldu, her yerden ateşlenen paraşütlü roketler
Comme des cris de ralliement faisant écho dans les vallées.
Vadilerde yankı yapan savaş naraları gibi
Ensuite, ça a été au tour du vieux frère
Sonra bu,bilge bir insan olmak için değişen
Qui a changé pour devenir sage.
arkadaşın sırasında oldu
Puis au tour de l'autre vieux frère
Sonra her zaman yardım elini uzatan
Qui s'est remis en selle pour toujours.
Diğer arkadaşın sırasında
Je me rappelle aussi ce soir du mois de mai, du jeu de fléchettes
O mayıs ayının akşamını da , dart atma oyununu da hatırlıyorum
Et qu'on était encore rentrés seuls comme des cons
Ve hala salaklar gibi yalnız döndüğümüzü
Mais soulagés d'en rire.
Ama gülerek rahatladığımızı…
Vieux frères.
Arkadaşlar,
Encore après, il y a eu la route.
Daha da sonra yol oldu
On traversait les grands espaces du Loiret.
Loiret bölgesinin büyük arazilerinden geçiyorduk
Quand j'ai vu notre vieux frère prendre une photo avec ses mains.
Arkadaşımızın elleriyle bir fotğraf çektiğini gördüğüm zaman
Et enfin, vieux Frères, il y a eu hier soir.
Ve sonunda arkadaşlar dün akşam oldu
Hier soir, à 10000 pieds, alors que l'avion était plongé dans le noir.
Dün akşam 10 000 fit yüksekte uçak karanlığa dalarken
Chacun votre tour, en quelques secondes, comme en plein jour,
Herbiri sırayla, birkaç saniyede, güpegündüz gece olduğu zaman
Comme dans les rues, quand la nuit tombe.
Sokaklarda olduğu gibi
Chacun votre tour, vieux frères, vous vous êtes allumés,
Her biriniz sırayla,arkadaşlar,ışıl ışıl yandınız
Vous vous êtes parés d'un halo bleu doré.
Mavi,altın yaldızlı bir ışık halkasıyla süslendiniz
J'ai cru voir un tableau.
Bir tablo gördüğümü zannettim
Le temps s'est arrêté.
Zaman durdu
Je vous le jure sur tout ce que j'ai de plus précieux.
Sahip olduğum en değerli şeyler üzerine size yemin ederim
Je vous le jure sur la vie de tous les vieux frères,
Bütün arkadaşlarımın hayatı üzerine size yemin ederim
Sur celle des Belles
Belles bölgesi halkının hayatı üzerine
Et sur la mienne.
Ve benim hayatım üzerine
Vieux frères, je crois que je suis en train de retrouver la vue.
Arkadaşlar, galiba görme yeteneğimi tekrar kazanıyorum
Vieux frères.
Arkadaşlar,
C'est ce que j'attendais depuis tellement de temps.
Bunca zamandan beri beklediğim şey budur
C'est pour ça que je boxais dans le noir,
Bunun içindir ki karanlıkta boks yapıyordum
Que j'écrivais des mantras en me faisant violence pour y croire.
Buna inanmak için kendime eziyet ederek tekrarlayıp durduğum dualar yazıyordum
Sans savoir à quoi ça pouvait ressembler réellement
Bunun gerçekten neye benzeyebildiğini bilmeden
Parce que j'avais oublié
Çünkü unutmuştum.
Vieux frères.
Arkadaşlar
Peut-être que je suis cintré. Peut-être que ça va disparaître.
Belki ben deliyim, belki bu yok olup gidecek
Peut-être que je me suis trompé. Peut-être que c'est que dans ma tête.
Belki yanıldım, belki bu zihnimde olan bir şey
Mais pour l'instant, c'est là et bien là, et pour preuve :
Ama şu an için o burada ve açıkça burada ve ispatlamak için :
Je l'ai dans le creux de ma main
Onu avucumun içinde tutuyorum
Au moment où je vous adresse ces phrases.
Size bu cümleleri konuştuğum anda
Alors vieux frères.
O halde arkadaşlar
Avant de se faire ken encore une fois.
Bir defa daha kendimizi becertmeden önce
Avant que les ténèbres avalent cette flamme .
Karanlıklar bu alevi yutmadan önce
On va mettre le dernier coup de rein et montrer les dents.
Son gayretimizi ortaya koyacağız ve dişlerimizi göstereceğiz
On va replonger dans le torrent et peu importe pour combien de temps
Selin içine tekrar dalacağız ve ne kadar zaman için olduğu önemli değil
Parce que maintenant on sait que ça peut exister,
Çünkü şimdi bunun var olabildiğini ve mümkün olduğunu
Que c'est possible.
Biliyoruz
Vieux frères.
Arkadaşlar
On va se casser de ce tunnel.
Bu tünelden çıkıp gideceğiz
On va prendre notre revanche, vieux frères.
İntikamımızı alacağız arkadaşlar
On va gagner la belle.
Güzel olanı elde edeceğiz
Çeviren : Ahmet KADI