[F] >  [Feu! Chatterton Şarkı Çevirileri] > A L'aube Şarkı Çevirisi
Sponsored Links

Feu! Chatterton - A L'aube

Gönderen:galexsnake
Eklendi:
Yeni Çeviri Eklemek İçin Tıklayın Çeviri Ekle      Hata DüzeltHata Düzelt
Nous étions frères un jour et les choses ont changé, c'est vrai. Il est parti. Dix-huit mois à l'autre bout de la terre, éprouver son corps et sa tête dans les champs de bananes d'Océanie où l'on se lève à l'aube ; éprouver le reste sur les plages asiatiques, où l'on goûte au bonheur de synthèse et aux espaces infinis que les eaux couvent la nuit. Où l'on se lève à l'aube.

Et si nous avons pleuré ensemble ce jour de septembre où nous nous sommes quittés c'est qu'on savait que l'infinie tendresse, la mémoire et le téléphone mobile sont peu de choses contre la distance — que tout allait changer. Il est parti. C'est qu'il se lève à l'aube.
Faut bien s'arracher. D'abord il y a l'âge libre avant la vie domestique qu'on attend tous comme une sentence absurde et nécessaire. Et puis ces chimères à fuir, qu'on croit laisser aux portes des avions long-courriers. Enfin, la peur de s'engraisser ici, que le confort nous abêtisse. Il est parti. C'est qu'il se lève à l'aube.

Dans nos longues nuits blanches, qui s'en allaient mourir dans le cendrier, on a beaucoup rêvé et attendu que les choses adviennent, comme par enchantement. Des lendemains de ces soirs grisés il me souvient surtout l'odeur amère du tabac froid, la torpeur qu'engendrait le shit qu'on fume, l'impuissance et l'orgueil. « Il faut choisir, la vie est ailleurs ! », Voilà ce qu'on se disait.
Il est parti. C'est qu'il se lève à l'aube.

Avant son départ il était déjà moins bavard que lorsque je l'ai connu, huit ans plus tôt. C'est qu'il n'y a pas d'âge pour avoir de vieux démons. Les siens lui parlaient, je crois, de filiation et d'arbre généalogique. À celui-là aussi on coupe les branches qui font ombrage et les feuilles y meurent à l'automne. Alors j'ai compris ses silences et je les partageais. Je me suis aussi dit que j'étais sans doute moi-même moins fougueux, moins dispendieux qu'en notre prime adolescence. Lors on découvrait, comme tout le monde, le péril de toute véritable entreprise de séduction et la saveur des lèvres maladroites et conquises. On apprenait aussi par cœur les mystères âpres et charnus du con féminin qu'on touche d'abord avec les doigts. Et surtout — surtout ! — l'insolent et naïf sentiment de liberté, les poumons amples, quand on prend la route du voyage pour la première fois ! Il est parti.
C'est qu'il se lève à l'aube.



Bir gün kardeştik, ama işler değişti artık, bu doğru! O beni terketti. Dünyanın diğer ucunda on sekiz ay geçirdi, Zihninin ve vücudunun sınırlarını zorladı insanların gün doğarken uyandığı Okyanusya'nın muz tarlalarında; zamanının geri kalanı ise Asya'nın sahillerinde geçti, insanların her anın tadını çıkardığı ve denizin gökyüzünü kapladığı sefa yaptıkları ufuksuz sahilde. İnsanların gündoğumunda uyandığı yerde.

Ve eğer o Eylül gecesinde ayrılırken beraber gözyaşı akıttıysak; bu, hatıraların, cep telefonlarının ya da sevgimizin aramızdaki uzaklığın karşısında hiçbir anlamının olmayacağını biliyor olmamızdandı - her şeyin değişeceğini biliyorduk. O gitti. Şimdi gündoğumunda kalkıyor.

Aceleyle ayrılması gerekti. Başlangıçta bir özgürlük hissi vardı, absürt ama gerekli bir hapis cezası gibi beklediğimiz sıradan hayatın düzenini kucaklamadan önce. Sonra sahte bir kaçış umuduna kapıldık, her şeye rağmen geçmişi o uzun mesafeli uçuşların gidiş kapılarında bıraktığımıza inandık. Sonunda, talihimizin peşinde koşmanın dehşet verici ihtimali geride kalan tel şey oldu; nasıl aptallarız ki konforlu bir hayata razı olduk! O ise gitti. Gündoğumunda kalkıyor.

Zaman öldürerek ve küllükleri doldurarak geçirdiğimiz uzun uykusuz geceler boyunca, büyük hayaller kurduk ve bir şeylerin kendi kendine gerçekleşmesini bekledik, sihir gibi. Sarhoş geceleri izleyen günlerde, özellikle soğuk tütünün acı kokusunu hatırlıyorum; umursamazlığızı, içtiğimiz ottan aldığımız güçsüzlüğü ve gururu. 'Bir seçim yapmamız lazım, yaşamak böyle bir şey değil” dedik kendimize. O ise gitti. Gündoğumunda kalkıyor.

Ayrılmadan önce, zaten onu sekiz sene önce tanıdığımdan daha az konuşkandı. Aslında geçmişin kötü anıları hiç silinmiyor. Düşünüyorum da onunkiler aileden ve soy ağacından bahsediyordu. Gölge yaptıkları ve güzde yapraklarını döktükleri için dallarını kestiğimiz ağaçtan. Sonunda, onun sessizliklerini anladım ve onunla birlikte bu anları paylaştım. Kendi kendime, artık gençliğimin zirvesinde olduğum kadar hayat dolu ve eğlenceli olmadığımı söyledim. Herkes gibi biz de küçük flörtleşme taktiklerinden ve uzun süre beklenen beceriksiz bir öpüşmenin sıcaklığından ortaya çıkabilen sorunları keşfettik. Bir dokunuşla başlayan kadın kucağının kesif tensel gizemine kapıldık hepimiz. Ve özellikle, özellikle de o cesur naif özgürlük hissine kapıldık, ilk defa uzun yola çıktığımızda temiz hava ciğerlerimizi doldururken. O ise gitti. Gündoğumunda kalkıyor.
© 2003-2024 www.alternatifim.com/ Her Hakkı Saklıdır.