Flock Of Seagulls - I Ran (So Far Away)
Koştum (çok Uzaklara)
I walked along the avenue.
Cadde boyunca yürüdüm.
I never thought I'd meet a girl like you;
Asla senin gibi bir kızla tanışmayı isteyeceğimi düşünmemiştim;
Meet a girl like you.
Senin gibi bir kızla tanışmayı.
With auburn hair and tawny eyes;
Kestane (hafif kahverengiye çalan kızıl saç rengi) saçları ve esmer gözleriyle;
The kind of eyes that hypnotize me through;
Beni baştan sona hipnotize eden gözlerin türü;
Hypnotize me through.
Baştan sona beni hipnotize eden.
And I ran, I ran so far away.
Ve koştum, uzaklara koştum.
I just ran, I ran all night and day.
Sadece koştum, gece gündüz koştum.
I couldnt get away.
Uzak kalamadım.
A cloud appears above your head;
Bir bulut kafanın üstünde belirdi;
A beam of light comes shining down on you,
Bir ışık demeti senden aşağı parlamaya geliyor.
Shining down on you.
Senden aşağı parlamaya.
The cloud is moving nearer still.
Bulut daha da yakına hareket ediyor.
Aurora borealis comes in view;
Kutup ışıkları bakış açına geliyor;
Aurora comes in view.
Işıkları bakış açına geliyor.
And I ran, I ran so far away.
Ve koştum, uzaklara koştum.
I just ran, I ran all night and day.
Sadece koştum, gece gündüz koştum.
I couldnt get away.
Uzak kalamadım.
Reached out a hand to touch your face;
Bir el uzattı senin yüzüne dokunması için;
Youre slowly disappearing from my view;
Sen yavaşça benim görüşümden kayboluyorsun;
Disappearing from my view.
Görüşümden kayboluyorsun.
Reached out a hand to try again;
Bir el uzattı, tekrar denemek için;
Im floating in a beam of light with you;
Bir ışık demetini seninle yüzdürüyorum;
A beam of light with you.
Bir ışık demeti seninle.
And I ran, I ran so far away.
Ve koştum, uzaklara koştum.
I just ran, I ran all night and day.
Sadece koştum, gece gündüz koştum.
And I ran, I ran so far away.
Ve koştum, uzaklara koştum.
I just ran.
Sadece koştum.
I couldnt get away.