Let's change the subject to someone else.
Konuyu başka birine değiştirelim
You know lately I've been subject to change.
Bilirsin son zamanlarda değişebilirdim
Normally I reel in the strange.
Normalde gariplikte dolanırım
Hangover, i'm older.
Akşamda kalmak, yaşlandım
You're one to talk, the heart is a clock.
Konuşacak birisin, kalp bir saattir.
Just like a bomb it keeps on ticking away.
Sadece saatli bir bomba gibi tık tık etmeye devam eder
Counting down to denotate.
Belirtmeye aşağı sayma
You will need, an army to summon me.
İhtiyacın olacak, beni çağırmak için bir orduya
It doesn't matter much to me.
Benim için hiçbirşey farketmez
If it doesn't matter much to you.
Eğer senin için birşey farketmeyecekse
It doesn't matter much to me.
Benim için hiçbirşey farketmez
If it doesn't matter much to you.
Eğer senin için birşey farketmeyecekse
It's just a matter of time. (Before, before)
Sadece zaman meselesi.(önce, önce)
It's just a matter of time. (Before, before)
Sadece zaman meselesi.(önce, önce)
And though I hate to rewind (Before, before)
Ve ben geri saymaktan nefret ederim. (önce, önce)
It's just a matter of time.
Sadece zaman meselesi.
My past is getting us nowhere fast.
Geçmişim bizim için gelişme kaydetmiyor
I was never one for taking things slow.
Yavaşça alışacak biri olmadım
Nowhere seems like somewhere to go.
Hiçbirşey sanki bir yere gitmekte
Come over, and over.
Olmakta ,ve olmakta
Doing my time for line after line.
Zamanımı harca çizgiden çizgi için.
When will i learn to sing these crimes to myself?
Kendimi suçlayan sözleri söylemeyi ne zaman öğrenicem?
Prisoners to share a cell with.
Mahkumlarla bir hücreyi paylaşmak
I'm holding, still holding.
Dayanıyorum, hala dayanıyorum
Holding you in.
Sana dayanıyorum
It doesn't matter much to me.
Benim için hiçbirşey farketmez
If it doesn't matter much to you.
Eğer senin için birşey farketmeyecekse
It doesn't matter much to me.
Benim için hiçbirşey farketmez
If it doesn't matter much to you.
Eğer senin için birşey farketmeyecekse
It's just a matter of time. (Before, before)
Sadece zaman meselesi.(önce, önce)
It's just a matter of time. (Before, before)
Sadece zaman meselesi.(önce, önce)
And though I hate to rewind (Before, before)
Ve ben geri saymaktan nefret ederim. (önce, önce)
It's just a matter of time.
Sadece zaman meselesi.
Where the hell are you?
Hangi cehennemdesin?
Where the hell are you?
Hangi cehennemdesin?
Where the hell are you?
Hangi cehennemdesin?
It's just a matter of time. (Before, before)
Sadece zaman meselesi.(önce, önce)
It's just a matter of time. (Before, before)
Sadece zaman meselesi.(önce, önce)
And though I hate to rewind (Before, before)
Ve ben geri saymaktan nefret ederim. (önce, önce)
It's just a matter of time.
Sadece zaman meselesi.
What does it matter now?
Şimdi ne farkederki?
What does it matter now?
Şimdi ne farkederki?
What does it matter now?
Şimdi ne farkederki?
What does it matter now?
Şimdi ne farkederki?
It's just a matter of time.
Sadece zaman meselesi.
Time!
Zaman!