He doesn't make your knee weak,
O dizlerini zayıf kılıyor
he's beautiful and bleak.
O güzel ve kasvetli
He has a porcelain face,
O porselen bir yüze sahip
that cracks when he speaks.
Konuştuğundaki çatlaklara sahip
I go to start a conversation but I,
Bir konuşmaya başlamam gerek ama benim
get no reply,
Cevabım yok
and you stare just like a statue
Ve bir heykel gibi bakıyorsun
as I break down and cry.
Ben yıkıldığımda ve ağladığılda
Your face is like an eagle,
Yüzün bir kartal gibi
but your mind is like a crow.
Ama aklın bir karga gibi
and boy i know you have opinions,
Ve oğlum biliyorum görüşlerin var
but you don't let them show.
Ama onları göstermeye izin vermiyorsun
You're a shelf of books with out the pages,
Sayfaları olmayan kitapların bir rafısın
a wealth of thoughts locked up in cages.
Düşüncelerinin zenginliğini kafeslere kilitlemişsin
So if blood runs through your veins,
Eğer kan damarlarında akıyorsa
don't you suppose it's such a waste
Tam bir israf olduğunu sanmıyor musun
to be composed in such a way?
Bir şekilde oluşmuş
Just let me in...
Sadece beni içine al
You write me letters
Bana mektuplar yazdın
in a pen with no ink.
Mürekkebi olmayan bir kalemle
and you have your own eyes,
Ve kendi gözlerine sahipsin
but you don't dare blink.
Ama kırpmaya cesaretin yok
You speak in words,
Sözcükleri konuşuyorsun
without a sentence.
Bir cümle bile kurmadan
you're the ghost that haunts me,
Bana dadanan hayaletsin
without a presence...
Bir varlığı bile olmayan
So if blood runs through your veins,
Eğer kan damarlarında akıyorsa
don't you suppose it's such a waste
Tam bir israf olduğunu sanmıyor musun
to be composed in such a way?
Bir şekilde oluşmuş
Just let me in... x2
Sadece beni içine al Just let me in...