[Nakarat öncesi ]
Encore une fois, je dois y croire
Bir defa daha buna inanmak zorundayım
Au loin, je vois lueur d'espoir
Umudun ışıltısını uzaktan görüyorum
Tant d'vérité à éviter le temps d'un songe
Bir hayal zamanı uzak durulacak pek çok gerçek var
Parfois la nuit, j'entends l'orage se rapprocher (Se rapprocher)
Bazen gece vakti fırtınanın yaklaştığını duyuyorum (yaklaştığını)
Un jour, je m'en iraiâŸpourâŸmieuxâŸme retrouver (Retrouver)
Bir gün kendimi daha iyi bulmak için (bulmak için) gideceğim
[Nakarat]
C'estâŸun long trajet,âŸj'ai vagabondé, mais pour aller où ?
Bu uzun bir yol, aylak aylak gezdim ama nereye gitmek için?
J'ai pris des crochets sans même riposter, il pleut des coups
Karşılık bile vermeden yumruklar yedim, darbeler yağıyor
[Nakarat sonrası]
Ouh, ouh, ouh, ouh, ouh, ouh, ouh, ouh
Vah, vah, vah, vah, vah, vah,vah,vah
Ouh, ouh, ouh, ouh, ouh, ouh, ouh, ouh
Vah, vah, vah, vah, vah, vah,vah,vah
[Tek Kıta ]
Comme si l'espace se refermait, j'ai pris un nouveau départ
Sanki boşluk kapanıyormuş gibi yeni bir başlangıç yaptım
Commе si l'épreuve était passée, j'ai vu la lunе dans le noir
Sıkıntı geçmiş gibi karanlıkta Ay'ı gördüm
Un jour le temps est mon allié, un jour le temps nous sépare
Gün olur zaman müttefiğim olur gün olur zaman bizi ayırır
Me soigner, j'ai bien essayé, mais y a qu'le temps qui répare
Tedavi olmayı çok denedim ama zamandan başka iyileştiren yok
[Nakarat]
C'est un long trajet, j'ai vagabondé, mais pour aller où ? (Pour aller où ?)
Bu uzun bir yol, aylak aylak gezdim ama nereye gitmek için?
J'ai pris des crochets sans même riposter, il pleut des coups (Il pleut des coups)
Karşılık bile vermeden yumruklar yedim, darbeler yağıyor
[Nakarat sonrası]
Ouh, ouh, ouh, ouh, ouh, ouh, ouh, ouh
Vah, vah, vah, vah, vah, vah,vah,vah
Ouh, ouh, ouh, ouh, ouh, ouh, ouh, ouh
Vah, vah, vah, vah, vah, vah,vah,vah
[Nakarat Öncesi]
Parfois la nuit, j'entends l'orage se rapprocher (Se rapprocher)
Bazen gece vakti fırtınanın yaklaştığını duyuyorum (yaklaştığını)
Un jour, je m'en irai pour mieux me retrouver (Retrouver)
Bir gün kendimi daha iyi bulmak için (bulmak için) gideceğim
[Nakarat]
C'est un long trajet, j'ai vagabondé, mais pour aller où ? (Pour aller où ?)
Bu uzun bir yol, aylak aylak gezdim ama nereye gitmek için?
J'ai pris des crochets sans même riposter, il pleut des coups (Il pleut des coups)
Karşılık bile vermeden yumruklar yedim, darbeler yağıyor
C'est un long trajet, j'ai vagabondé, mais pour aller où ? (Pour aller où ?)
Bu uzun bir yol, aylak aylak gezdim ama nereye gitmek için?
J'ai pris des crochets sans même riposter, il pleut des coups (Il pleut des coups)
Karşılık bile vermeden yumruklar yedim, darbeler yağıyor
[Nakarat sonrası]
Eh, eh, eh, eh, eh, eh (Ouh, ouh, ouh, ouh, ouh, ouh, ouh, ouh)
Eh, eh, eh, eh, eh, eh (vah, vah, vah, vah, vah, vah, vah,vah )
Eh, eh, eh, eh, eh, eh (Ouh, ouh, ouh, ouh, ouh, ouh, ouh, ouh)
Eh, eh, eh, eh, eh, eh (vah, vah, vah, vah, vah, vah, vah,vah )
Çeviren : Ahmet KADI