I'm leaving today
(Bugün ayrılıyorum)
Climbing on that plane
(Bu uçakta yükseliyorum)
To take me away
(Beni götürmesi için)
To some foreign land
(Bazı yabancı yerlere)
Just because I can
(Sırf yapabiliyorum diye)
Just because I can
(Sırf yapabiliyorum diye)
This is goodbye
(Bu elveda)
When I leave tonight
(Bu gece ayrıldığımda)
I carry your heart in mine
(Kalbini benimkinde taşıyorum)
When you sleep in mine
(Sen benimkinde uyurken)
Let our love shine bright
(Bırak aşkımız parlasın)
She said honey please don't cry
('Canım lütfen ağlama,” dedi)
I'll be waiting for you
(Senin için bekliyor olacağım)
On the outside
(Dışarıda)
It will be like brand new
(Yepyeni gibi olacak)
I'll be home in a year or two
(Bir ya da iki yıla evde olacağım)
Just know that I love you!
(Sadece seni sevdiğimi bil!)
Know that I love you
(Seni sevdiğimi bil)
That I do
(Sevdiğimi)
Know that I love you
(Seni sevdiğimi bil)
As time passes by and our hearts they fly
(Zaman geçtikçe ve kalplerimiz onlara uçtukça)
Just like the planes into this time
(Tıpkı uçakların zamanın içinde olduğu gibi)
Will you still be mine when I'm no longer the same
(Artık aynı olmadığımda beni hala sevecek misin?)
She said honey please don't cry
('Canım, lütfen ağlama,” dedi)
I'll be waiting for you
(Senin için bekliyor olacağım)
On the outside
(Dışarıda)
It will be like brand new
(Yepyeni gibi olacak)
I'll be home in a year or two
(Bir ya da iki yıla evde olacağım)
Just know that I love you!
(Sadece seni sevdiğimi bil)
Know that I love you
(Seni sevdiğimi bil)
That I do
(Sevdiğimi)
Know that I love you
(Seni sevdiğimi bil)