I couldn't tell
(söyleyemedim)
The weight of the world
(dünyanın yükü)
was on your shoulders
(senin omuzlarındaydı)
Couldn't tell you were unhappy,
(mutsuz olduğunu söyleyemedim)
you were unwell
(hastaydın)
I go along like nothing is wrong
(hiçbir şey yanlış değilmiş gibi ilerliyorum)
no need to worry
(enşideye gerek yok)
Too late to feel sorrow
(acıyı hissetmek için çok geç)
upon borrowed time
(ödünç alınmış zamanda)
Then now there's no answers
(şimdi cevaplar yok)
no easy way out
(çıkmak kolay değil)
take it all if you want
(hepsini al istersen)
take it all if you want
(hepsini al istersen)
if you know how to run
(eğer nasıl koşacağını biliyorsan)
Sweet Virginia, you should run
(koşmalısın, tatlı virginia)
if you know how to play
(eğer nasıl oynayacağını biliyorsan)
Sweet Virginia, you should play
(oynamalısın, tatlı virginia)
if you know how to say
(eğer nasıl söyleyeceğini biliyorsan)
Sweet Virginia, you should say
(söylemelisin, tatlı virginia)
if you know how to be
(eğer nasıl olması gerektiğini biliyorsan)
be without me, you should be
(bensiz olmanın, olmalısın)
you should be
(olmalısın)
I couldn't see
(göremedim)
it seems I don't learn or get the message
(öğrenmemişim yada mesajı alamamışım gibiydi)
don't know how you carry it all by yourself
(bütün bunlarla nasıl başa çıkarsın bilmiyorum)
How can it be
(nasıl olabilir)
it doesn't belong, it's so not funny
(ait değil, komik değil)
and now there's no wonder
(ve şimdi merak yok)
no shelter from shame
(utançtan barınak yok)
be alone if you want
(istersen yalnız ol)
be alone if you want
(istersen yalnız ol)
if you know how to run
(eğer nasıl koşacağını biliyorsan)
Sweet Virginia, you should run
(koşmalısın, tatlı virginia)
if you know how to play
(eğer nasıl oynayacağını biliyorsan)
Sweet Virginia, you should play
(oynamalısın, tatlı virginia)
if you know how to say
(eğer nasıl söyleyeceğini biliyorsan)
Sweet Virginia, you should say
(söylemelisin, tatlı virginia)
if you know how to be
(eğer nasıl olması gerektiğini biliyorsan)
be without me, you should be
(bensiz olmanın, olmalısın)
you should be
(olmalısın)