Is is too late to go in peace,
(Barışa gitmek için çok mu geç)
I wonder how these things did start anyway
(Bütün bunların nasıl başladığını merak ediyorum)
Maybe too late to find a way,
(Belki bir yol bulmak için çok geç)
When the trail of grief is marked with memories
(Acının izleri anılarla işaretlendiğinde)
Now when you're gone
(Şimdi sen gittin)
The warmth of the sun seems so faraway
(Güneşin sıcaklığı çok uzakta görünüyor)
I believe - in everything I see
(Gördüğüm herşeye inanıyorum)
Every second is a miracle for me
(Her saniye benim için bir mucize)
I believe - after sunshine comes the rain
(İnanıyorum, gün ışığından sonra yağmurun geldiğine)
And when it's pouring down
(Ve şiddetle yağdığında )
the only thing I feel is pain
(Tek hissettiğim acı)
I walk alone through shapeless dreams
(Biçimsiz hayallerin arasından yalnız yürüyorum)
My only home is the wasteland that I cross
(Benim tek evim geçtiğim çöl)
I close the door and turn the key
(Kapıyı kapatıyorum ve anahtarı çeviriyorum)
those days of joy are barely memories
(Bu günlerin eğlencesi ancak anılar)
Now when you're gone
(Şimdi sen gittin)
Your star will shine on, wont you shine for me
(Yıldızın parlayacak, benim için parlamayacak mısın)
I believe - in everything I see
(Gördüğüm herşeye inanıyorum)
Every second is a miracle for me
(Her saniye benim için bir mucize)
I believe - after sunshine comes the rain
(İnanıyorum, gün ışığından sonra yağmurun geldiğine)
And when it's pouring down
(Ve şiddetle yağdığında )
the only thing I feel is pain
(Tek hissettiğim acı)