Gaze upon the stake,
(Kazığın üzerinden bak)
Flames will soon start to embrace
(Bayraklar yakında dolaşmaya başlayacak)
Condemned, auto da fé,
(Mahkum edilmiş, kaderin bir oyunu)
She's about to fall from grace
(Güzelliğini kaybetmek üzere)
In the land of the rising sun
(Gün doğumu ülkesinde)
Shadows are falling again
(Gölgeler tekrar yok oluyor)
The die is cast, the future and past
(Ölüm fırlıyor, gelecek ve geçmiş)
Coming to her at last
(Onun sonuna yaklaşıyor)
Oh, oh, oh
All she needed was a champion
(Tek ihtiyacı bir şampiyondu)
Oh, oh, oh
Crying for a saviour to fight for her life
(Onun hayatı için savaşacak bir kurtarıcı için ağlardı)
Behold, the freedom cries
(Farket, özgürlük ağlar)
By the dying of the light
(Ölen ışıklardan)
Too late to justify
(Savunmak için çok geç)
For vindication upon this night
(Bu gecenin üzerinden temize çıkarmak için)
In the land of the rising sun
(Gün doğumu ülkesinde)
Shadows are falling again
(Gölgeler tekrar yok oluyor)
From out of nowhere, a rider declared
(Hiçbir yerden, bilinen bir binici)
To answer her final prayer
(Onun son duasının cevabı)
Oh, oh, oh
He stood up to be the champion
(Şampiyon olmak için adaydı)
Oh, oh, oh
He became the saviour that fought for her life
(Onun hayatı için savaşan kurtarıcı oldu)
Face to face, eye to eye
(Yüz yüze, göz göze)
The saviour fought to save her pride
(Kurtarıcı onun gururunu kurtarmak için savaştı)
Far beyond the starlit skies, the encounter went on
(Yıldızlı gökyüzünün ötesinde, karşılaşma devam etti)
Gaze upon the stake,
(Kazığın üzerinden bak)
As the flames start to embrace
(Bayraklar dolaşmaya başlarken)
A life, an act of faith,
(Bir hayat, kaderin bir oyunu)
Long-lost gone without a trace
(İz bırakmadan kayboldu)
In the land of the rising sun
(Gün doğumu ülkesinde)
Shadows are falling again
(Gölgeler tekrar yok oluyor)
The die is cast, the future and past
(Ölüm fırlıyor, gelecek ve geçmiş)
Coming to her at last
(Onun sonuna yaklaşıyor)
Oh, oh, oh
All she needed was a champion
(Bir şampiyona ihtiyacı vardı)
Oh, oh, oh
Crying for a saviour to fight for her life
(Onun hayatı için savaşacak bir kurtarıcı için ağlardı)
Oh, oh, oh
He stood up to be the champion
(Şampiyon olmak için adaydı)
Oh, oh, oh
He became the saviour that fought for her life
(Onun hayatı için savaşan kurtarıcı oldu)