We get in our own way,
Kendi yolumuzla aldık
Tripping on our feet.
Ayağımızla açma.
Filling up our heads too much
Başımızı çok fazla doldurmak
with words too hard to speak.
kelimelerle konuşması çok zor.
Drowning in a place
Bir yerde boğulma
where the night cannot escape.
gecenin kaçamayacağı yer.
Commit ourselves into the depths
Derinliklere kendimizi adamak
exposed against the page.
sayfaya karşı maruz.
Caught in a phrase,
Bir cümle içinde yakalandı,
An echo in our minds,
Aklımızdaki bir yankı,
A flash, A fire,
Bir flaş, Bir ateş,
And its burned into our eyes.
Ve gözlerimize yandı.
And I cant explain enough,
Ve yeterince açıklayamıyorum
And I wont let it last the night,
Ve gece sürmesine izin vermeyeceğim.
I'll show you that the image is still there unseen.
Size görüntünün hala orada görünmediğini göstereceğim.
Its our guess before the line,
Çizgiden önceki tahminimiz,
If we shine our lights to see,
Işıkları görmek için parlarsak,
The things that we have processed on the lines between.
İşlediğimiz şeyleri çizgiler arasında.
Between the black and white,
Siyah ve beyaz arasında
Everything goes grey,
Her şey gri olur
And everything's unsaid, undone,
Ve her şey söylenmedi, bitti.
And negative bleeds away
Ve negatif kanamaları uzak
To reveal the memory
Hafızayı ortaya çıkarmak
That we waited for so long
Çok bekledik
For the image shifts as the acid drips from to paper, to the floor.
Çünkü görüntü asitten kağıda, zemine damladıkça kayar.
Caught in…
Yakalanmak…